Pazartesi günü Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısı vardı.
Bir ara niyetlendim Meclis toplantısına gitmeye.
Son zamanlarda Meclis toplantılarından salvo yemeğe alıştık ya, canlı canlı dinlemek istiyordum.
Olmadı.
Bulunduğum ortamda söz uzadı, ayrılamadım.
Zaten Meclis bahar havasında geçmiş.
Başkan Zeki Toçoğlu verilen arada gazeteci arkadaşlarla sohbet etmiş.
Engin Arapoğlu da oradaymış.
Söz dönüp, dolaşıp eleştirilere, daha doğrusu bizim gazetenin belediye yönetimine yönelik eleştirilerine gelmiş.
Başkan Toçoğlu sürekli olumsuz haber yaptığımızdan dert yanmış, devamlı ateş ettiğimizi söylemiş.
Engin orada mutlaka gereken cevabı vermiştir.
Bundan hiç şüphem yok.
Ama benim de buradan bir şeyler yazmam, Başkan Toçoğlu'na bir şeyler söylemem gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Başkan;
Bizim size karşı kişisel bir husumetimiz, öfkemiz, kinimiz falan yok.
Sizi başkanlıktan etme, yerinize başkalarını getirme gibi bir düşüncemiz, böyle bir gücümüz de yok.
Sürekli eleştirelim, sizi üzelim, sinirlendirelim diye bir gayemiz de yok.
Saplantılı, takıntılı falan değiliz...
Sizin düşündüğünüz gibi ideolojik de bakmıyoruz olaylara.
Biz işimizi yapıyoruz.
Olaylara ayna olmaya, olan biteni halka duyurmaya çalışıyoruz.
Biz bu şehirde gazetecilik yapıyoruz...
***
Evet, biz bu şehirde gazetecilik yapıyoruz...
Gazetemizin namusu olarak gördüğümüz birinci sayfamızı altın tepside başkalarının emrine sunmuyor, üçüncü şahıslara manşet attırmıyoruz.
Görünce, sırtımızı sıvazlayıp aferin deyin diye süslü püslü yazılar döşenmiyor, birilerinin siparişiyle sizin hoşunuza gidecek kalemlere sayfalarımızda köşe açmıyoruz.
Gazetemizin tirajını size fazla göstermek adına film çevirmiyor, cin olmadan adam çarpmıyoruz.
Fazladan gazete satacağız diye uyduruk, satılık haberler yapmıyoruz.
Aday olanlar öbek öbek gazete satın alsın da tirajlarımız patlasın diye abidik gubidik yarışmalar düzenlemiyoruz.
Millet nasılsa alıyor diyerek çamur gibi kâğıtlara gazete basmıyor, bayatlamış haberleri yeniymişçesine janjanlı logolarla kakalamaya kalkmıyoruz.
Sanal ortamdan haberler indirip sayfa şişirmiyor, saçma sapan mizanpajlarla görüntüyü bozmuyoruz.
Her sabah güne adam gibi bir gazete hazırlamanın derdiyle başlıyoruz.
Çalışanlarımızın ücretlerini olabildiğince yüksek tutup, zamanında ödemeye çalışıyoruz.
Çalışanlarımızı sosyal güvenlikten mahrum bırakarak, emeklerinin hakkını gasp etmiyoruz.
Kimseyi tehdit etmiyor, kimseye şantaj yapmıyoruz.
Şahısların ve de kurumların çıkarlarına hizmet etmiyoruz.
Akşam evimize gidip, yastığa başımızı koyduğumuzda vicdan huzuruyla uyuyoruz.
Biz bu şehirde gazetecilik yapıyoruz Sayın Başkan.
Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.
***
Yanlışlarınızı yüzüne söyleyip iyilik ediyor, yol gösteriyoruz size.
Belki kızıyorsunuz, belki bizden nefret bile ediyorsunuz.
Ama o hırsla işlerinize dört elle sarılıyor, bizden aldığınız enerjiyle çevrenizi harekete geçiriyorsunuz.
Size en büyük hizmeti biz yapıyoruz.
Bakın çalışma hızınız, bizim eleştirilerimiz yoğunlaştıkça daha da artıyor.
Düşünün ki; biz de başkaları gibi her gün sizi alkışlasak, şöyle büyüksün, böyle harikasın başkanım desek; mecliste de Metin Ökden zeytin dalları uzatmayı sürdürse, kimsenin en ufak bir eleştirisi olmasa, o koltukta oturmanın ne keyfi kalır?
Gazeteci arkadaşlara ve bizim Engin'e Yenihaber okumadığınızı söylemişsiniz.
Olsun...
Okumayın...
Zaten emrinizdekiler BELPAŞ'ın AKM, Orman Park gibi tesislerine Yenihaber'in girişini yasaklamışlar.
Onların bu yasaklamaları ve sizin bizi okumamanız bizim için bir şey ifade etmez.
Biz her doğru bildiğimizi, bir tek okurumuz bile olsa ona haykırmaya devam edeceğiz.
Siz duymasanız da, duymak istemeseniz de biz şehrin cesur sesi olmak zorundayız.
Çünkü bu şehrin böyle bir sese ihtiyacı var.
Düşünsenize Sayın Başkan...
Ya Yenihaber olmasaydı?..
...
Not: Dün köşemi yazamadım. Bir gün gecikmeyle de olsa halkımıza özveriyle hizmet eden tüm doktorların, tıp bayramlarını kutluyorum. S.M. Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1472 | E-posta
|