Bu köyden ya hafýz çýktý, ya da pehlivan!
'Bir Yokluk Hikayesi' yazý zincirimizin bu seferki halkasý Geyve'nin en güzel köylerinden birisi, adeta Cennet'in bir köþesi, tek baþýna bir meyve bahçesi Çine'den.
Çine, geliþmekte olan köyler listesinin, beklide ilk sýralarýnda kendine yer bulan çok güzel bir köy. Hele bir de yol kenarýnda çalýþmaktan yorulmuþ, meyvelere attýðý ilaçla sakallarý sararmýþ bir amca bulup baþlarsanýz muhabbete, dokunmayýn keyfinize o zaman. Ben buldum mesela.
Bünyamin amca.
-Bünyamin amca, biraz bize kendinizden, gençlik yýllarýnýzdan bahseder misiniz.?
-65 yaþýndayým ben evlat. Ýki oðlum var. Birisi Manisa da, birisi Adapazarý'nda. Kýzým ise Geyve'de. Ben hayat arkadaþýmla beraber kaldýk köyde.
Yaþýna bakarak, oldukça hareketli Bünyamin Amca. Yerinde duramýyor anlatýrken.
-Canýn sýkýlmýyor mu çocuklar olmayýnca?
-Ýnsan, canýný ancak kendi kendine sýkar evlat. Genellikle boþ, tembel tembel oturursa ve kendinide buna alýþtýrýrsa sýkýlmasýnda ne yapsýn? Ben gençliðimde de böyle çalýþkandým þimdi de. Meyve bahçelerim var benim.
Þeftali, kiraz daha aðýrlýklý tabi.
-Gençliðin nasýldý Bünyamin amca?
-Ýnan o yýllarýmýz daha dolu dolu geçti. Belki bu kadar kara toprakta iþimiz yoktu ama köyler arasýnda gel-gitlerimiz vardý. Sýk sýk hayýr cemiyetleri olur, köyler arasýnda yarýþlarýmýz vardý. Ýyi biliyorum, yirmi kiþilik bir gurupla Taraklý nýn bir köyüne gittik. Sadece güreþmek için. Çine güreþçileri ve hafýzlarýyla ünlüdür biliyor muydun evlat? Bu köyün her hanesinden ya hafýz çýkmýþtýr ya da pehlivan. Gece geç saatlere kadar, þimdiki köy camisinin yerinde çayýrlýk vardý, orada aramýzda güreþir eðitim yapardýk. Sabýrlar Köyünde (Taraklý'ya baðlýydý, yakýn zamanda Geyve'ye baðlandý Sabýrlar Köyü) kuvvetli bir hafýz vardý. Oraya günebirlik ders almaya giderdik. Taraklý'ya Kurþunlu Camiye mukabele okumaya giderdik yürüyerek. Hatta oraya varýncaya kadar cüz daðýtýr aramýzda, bir hatim okurduk.
Yokluk gördük ama acýsýný yaþamadýk biz evlat. Mutluyduk. Paylaþýrdýk. Týpký düðünlerde konak paylaþtýðýmýz gibi. (Konak paylaþýmý, bir tür misafir paylaþýmýdýr.) Bir þinik (eski bir tahýl ölçüm aleti) buðdaya iki ay harman sürdük. Öküzün biri hastalandý. Sanki babam hastalandý. Haneden cenaze çýkmýþ gibi olurdu.
Þimdi zenginlik var. Bolluk var. Ama gel-gitler azaldý. Selam azaldý. Sohbet azaldý. Paylaþmak azaldý. Düðünler bile bir tabak yemekle baþlar ve onunla biter oldu. Ha birde bir zarf. Maalesef.
- Haklýsýn Bünyamin amca. Bunlarýnda bir sebebi var. Biz yeni nesil. Yol yakýnken helallik ver bize.
Þaka karýþýk, tebessümle söylemiþtim bunu. Ama içimde ki vicdan rahatsýzdý gerçekten.
-Bizi memnun eden þeylerde var evlat. Yakýn zamanda çocuklarýmýz arasýnda okuma yarýþý oluþtu. Köyümüzden ziraat mühendisi, müdür, imam hatta doçent bile çýktý. Bak þimdi aklýma geldi. Komþunun oðlu Sakarya'da birinci oldu. Þimdi
Ankara'da okuyor. Hem de para alýyor (burslu).
Muhabbetin baþýnda ki gururu yerine gelmiþti þimdi. 'Bünyamin Amca sen her þeyin en güzeline layýksýn. Senin arkadaþlarýn aslýnda bu sýradanlaþmýþ hayatý hak etmiyorsunuz. Fakat …...' Yutkunuyorum, söyleyemiyorum. Sofraya oturuyoruz. Muhabbet tadýnda ki nohut yemeðini yemeðe baþlýyoruz.
Siyah bir kedinin küskün tavýrlarýný izleyerek evden çýktýk. Bir parça ekmek vermediðimizden küsmüþ olmalý ki hýzlýca uzaklaþtý bizden.
Güzel temenniler ile yürekten sarýlarak, ellerimizi sýkarak cennet köþesi Çine'den ayrýlýyoruz.
SEMROM
semrom hakkýndaki diðer yazýlar Gösterim: 2412 | E-posta
|