|
Bunlar Hangi Dinin Dindarı?!!! |
|
Salı, 01 Mayıs 2012 |
Evet, sadece uygulayanları yani sahipleri değişti.
Türk Eğitim-Sen İstanbul 1 No?lu Şube Başkanımız Hanefi Bostan?ın açıklamasından anlıyoruz ki, İstanbul Üniversitesi?nde, dün başörtülü kızlarımızı kıyafet konusunda hizaya getirmek için kullanılan ikna odaları bu kez de, dünün sözde mağdurları ve bugünün mağrurları tarafından, insanları istenilen sendikaya üye yapmaya matuf çalıştırılıyor.
Türk Eğitim-Sen üyelerinin baskı ile Eğitim Bir Sen?e geçişe zorlanıyor.
İkna için kullanılan oda Rektör Yardımcısı?nın odası?
Ağır baskı var. Üyeler, tehdit edilerek ve mobing uygulanarak istifa ettirilip Eğitim Bir Sen?e üye yapılıyor.
Talimatları Profesör Nurkan Yağız veriyor.
Personel Daire Başkanlığındaki Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı uyguluyor.
İş ve işlemlerde hangi sendikaya üye olduğunuz çok önemli?
Bütün görevlendirmeler kıdeminiz, liyakatiniz ve tecrübenize bakılarak değil hangi sendikaya üye olduğunuza göre yapılıyor.
Fakülte Sekreteri yapılan veya sınavsız göreve getirilen personelin durumu incelendiğinde hemen hepsinin ortak noktası Türk Eğitim- Sen istifa malum sen üyeleri olduğu açıkça görülüyor.
Hanefi Başkan isim isim veriyor;
Örneğin İdari personelden Muammer Özdemir sendikamızdan istifa ettirilip Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye yaptırıldıktan sonra Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsüne enstitü sekreteri olarak atandı.
İdari personelden Serkan Saraç sendikamızdan istifa ettirilip Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye yaptırıldıktan sonra Avrasya Enstitüsüne enstitü sekreteri olarak görevlendirildi.
Bir başka kuruma geçmek isteyenlerde de tek aranan şart Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye olmaları;
Merkez Kütüphane'de memur olarak görev yapan Hüseyin Çavdar sendikamızdan istifa ettirilerek Eğitim Bir-Sen'e üye yapılmış ve sonra da Sinop Üniversitesine naklen gitmesine onay verilmiş.
Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu'nda memur olarak çalışan Ahmet Turanyolcu isimli üyemiz sendikamızdan istifa ettirilip Eğitim Bir-Sen'e üye olması karşılığında Malatya Üniversitesine geçişine izin verilmiş.
Yönetimde taraflı davranıldığına dair bir örnek de; Eğitim Bir-Sen adlı sendikanın İstanbul Üniversitesi temsilcisi olan Zeynep Gökçen'in İstanbul Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı kadrosuna atanması?
Yani, "Nurkan Yağız'ın sendikası" olarak nitelendirilen Eğitim Bir-Sen'e üye olmadan kadro almak veya hak edilen bir göreve gelmek mümkün değil.
İddiaya göre ikna odası şöyle çalışıyor;
İkna edilmesi gereken personel Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız'ın makamına çağırılıyor.
Türk Eğitim-Sen'den ayrılıp Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye olmaları isteniyor.
Kabul edenler hemen Personel Dairesinde görevli şube müdürü Mustafa Beyazatlı'nın odasına gönderiliyor.
Mustafa Beyazatlı da Prof. Dr. Nurkan Yağız'ın talimatları doğrultusunda idari ve akademik personelin Türk Eğitim-Sen'den ayrılma ve Eğitim Bir-Sen'e üye olma işlemlerini gerçekleştiriyor.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız makam odasına gelmeyen akademik ve idari personeli telefonla arayarak veya Personel Daire Başkanlığındaki şube müdürü Mustafa Beyazatlı'ya arattırarak Türk Eğitim-Sen'den istifa edip Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye olmaları halinde yardımcı doçent, doçent ve profesörlük kadrolarını hemen vereceğini, idari personele de atamada her türlü kolaylığın sağlanacağını ve kendilerini müdür, müdür yardımcısı, fakülte, yüksek okul veya enstitü sekreteri olarak atatacağını, haklarında soruşturma varsa soruşturmayı hemen durduracağını, başka fakülte, yüksek okul ya da birime atama istemeleri halinde atamalarının hemen yapılacağını söylüyor.
Lafta kalmamış iddialar?
Sendikal baskılar İstanbul Üniversitesi 2011/2. Dönem Kurum İdari Kuruluna 11. Gündem maddesi olarak taşınmış.
Ancak, 11. maddenin üniversitesinin itibarına zarar vereceği gerekçesiyle karar tutanağına alınmaması karşılığında bu tür baskıların bir an önce sona erdirilmesi için gerekli çalışma ve görüşmelerinin yapılacağı sözünüz vermişler.
Ama tutmamışlar ki Türk Eğitim-Sen'e ve üyelerine karşı linç girişimi, baskı, şiddet, yıldırma ve mobbing devam ediyor.
Sözün özü; Bu arkadaşlar hangi dine mensup bilmiyorum.
Bildiğim şu ki hiçbir ilahi ve kitabi dinde bu zulme cevaz yok.
Şimdi daha çok merak ediyorum; bunlar hangi dinin dindarı!!!
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1803 | E-posta
|
|
|
