Başbakanın öğretmenleri aşağılayan ifadelerine tepki çığ gibi…
Örnek verecek olursak;
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk; Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
"Öğretmenlerimizin ders saatleri dışında, ders öncesi hazırlık ve ders sonrası değerlendirme çalışmaları yaptığından ve bunun için ne kadar zaman ayırdığından haberiniz var mı? Varsa bu zaman ne kadardır?
Türkiye'de öğretmenler sadece derslere girmemekte, bunun yanı sıra, özellikle son yıllarda yaygınlaşan Toplam Kalite Yönetimi, İlköğretim Kurumları Standartları uygulamaları, TEFBİS, ADEY, RİDEF vb. ek işlerin yanı sıra, yaklaşık 3600 anket sorusunu yanıtlamak, Bakanlığın ödenek ayırmadığı okullara bağış toplamak için kermes düzenlemek vb. gibi işlerle ders dışı zamanlarda da yoğun bir mesai harcadığı bilginiz dahilinde midir?
Öğretmenlerimiz maaşları AB ülkelerine göre sıralandığında yüksekten düşüğe doğru kaçıncı sıradadır?
Söylemiş olduğunuz bu tür sözler, sön dönemde de artış gösteren öğretmenlere karşı şiddet olaylarının artmasında etken değil midir? Bu tür sözleriniz öğretmenlerimizi hedef tahtası haline getirmiyor mu?"
* * * *
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici;
"Başbakan bu değerlendirmede çok büyük bir hata yapmaktadır. Öğretmenlerimizin iş yoğunluğunu sadece girdiği ders saatini dikkate nazara alarak değerlendirmek doğru değildir. Zira öğretmenler eğitim-öğretim saatleri haricinde de emek sarf ederek çalışmaktadır.
Öğretmenlerin derse hazırlanmak, görevlendirildiği programlara katılmak, öğrencilere rehberlik ve danışmanlık hizmeti sunmak, çalıştığı okulun yaptığı toplantılara katılmak, okul idaresinin kendisine verdiği sosyal kulüp çalışmaları gibi benzeri görevleri yerine getirmek, bakanlıkça tertip edilen toplantılara, seminerlere ve hizmet içi kurslara katılmak, veli toplantıları düzenlemek, sınav kağıdı hazırlamak ve değerlendirmesini yapmak, nöbet tutmak gibi ders saati dışında yaptığı birçok çalışması vardır.
Öğretmenlerimizin çalışma şartları bu vaziyetteyken, AK Parti iktidarında diğer meslek grupları ile öğretmenler arasında oransal fark daima öğretmen aleyhine açılmıştır ve açılmaya halen devam etmektedir. Eğer 2002 yılındaki öğretmen maaşları ile diğer unvandaki kamu çalışanlarının maaşları arasındaki oranlar 2012 yılına adaletli bir biçimde yansıtılsaydı, daire başkanı maaşı karşısında 1/1 derecedeki öğretmenin maaşı 2 bin 244 TL olacaktı.
Bizi OECD ülkeleriyle kıyaslayan Başbakan, gelir dağılımı adaletsizliği sıralamasında dünyada 62'nci sırada olduğumuzu niye gizliyor?"
* * * *
Has Parti Genel Sekreteri Dr. Kazım Arslan;
Toplumun diğer kesimleri ile memur ve öğretmenleri karşı karşıya getirmeye çalışan birileri, kendileri için "Başkanlık Sarayı" inşaatı planlıyorlar.
Cumhurbaşkanlığı Konutu'nun, Başbakanlık Konutu'nun, Başbakanlık binalarının, Dolmabahçe Sarayı'nın suyu mu çıkmıştır ki, birileri, kendileri için yeni saltanat sarayları planlamaktadırlar.
Sayın Başbakan'ın bizden iyi bilmesi gerekir ki, öğretmenlik, sadece 15 saat çalışılan bir meslek değildir. Bu yüzden fazla maaş aldıkları şeklindeki bir beyanı da, en azından insaf ve vicdan ölçüleriyle bağdaştırmak mümkün değildir.
Ayrıca, hepimizin yetişmesinde büyük emek ve katkıları olan çok saygın bir mesleğin mensuplarının, böylesine ucuz, günlük siyasetin malzemesi yapılmak istenmesini de yanlıştır.
Hükümet'e tavsiyemiz, şayet Türkiye ekonomisi, Başbakan'ın iddia ettiği gibi, memura verilecek 1-2 puanlık artışla Yunanistan'ın durumuna düşecek kadar kötüyse, tasarrufu burada değil, ‘ABD özentisi Beyaz Saray benzeri Başkanlık Sarayı' gibi ve başlangıç olarak 300 trilyona ihale edileceği söylenen saltanat sarayı inşaatlarında ve devlet kurumlarınca sorumsuzca kiralanan, inşa edilen ve Başkent Ankara'yı, Balgat, Eskişehir ve Konya yolu bölgesini kuşatan saltanat ve kibir gökdelenlerinde aramalarıdır."
* * * *
Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız;
"Başbakan Erdoğan öğretmenlerin fazla maaş aldığını söylüyor. Ancak hiç AB ülkelerine bakmıyor. Bugün AB ülkelerinde bir öğretmen aylık en az 2 bin dolar alıyor. Ayrıca Türkiye'ye göre yüzde 30 daha az derse girmektedirler. Yani daha fazla maaş alıp daha az çalışıyorlar. Her mesleğin kendine özgü bir çalışma şekli vardır. Eğitim emekçileri en fazla 43 gün tatil yapar. Bunun dışındaki tatil denilen zaman da eğitim dışı zamandır. Bu dönemde seminerler, eğitim dönemine hazırlık ve sınavlar vardır. Bunları öğretmenler yapar."
* * * *
Evet, tepkiler çığ gibi…
Peki işe yarayacak mı?
Geçen günlerde paylaştık ama bu iktidar döneminde daha çok paylaşmamız
gereken şu kıssadan sonra karar verin işe yarar mı yaramaz mı?
Muaviye Şam'da, Hazreti Ali ise Küfe'de validir…
Bir gün, bir Küfeli, malını yükler Şam'a gelir, açıkgözün biri deveye sahip
çıkar; Bu dişi deve benimdir!
Küfeli kendisinden emindir, çünkü devesi erkektir. İtiraz eder, dinletemez.
Sorun Muaviye'ye kadar yansır. Halk bir meydanda toplanır.
Muaviye, Bu dişi deve benimdir diyen Şamlıya sorar;
Bu dişi deve kimindir? Benimdir!
Muaviye de onaylar, Evet, bu dişi deve Şamlınındır!
Sonra halka sorar; Bu dişi deve kimindir?
Hep bir ağızdan cevap verirler; Bu dişi deve Şamlınındır!
Küfeli şaşkın şaşkın bir kenarda dururken Muaviye çağırır;
Bana bak, ben de, sen de biliyoruz ki, bu deve erkektir. Küfe'ye dönüşte
Ali'ye de ki, Şam'da öyle bir ahali var ki, erkekleri de dişileri de, onların
cinslerine değil, Muaviye'nin ağzına bakarak söylüyorlar, o dişiye erkek
dese, ya da erkeğe dişi dese, hepsi ona itaat ediyor.
Var git Ali'ye söyle ayağını denk alsın!
Öğretmeni yaptığı işe ve karşılığında aldığı maaşa göre değil, günümüzün
Muaviyelerinin ağızlarına bakarak değerlendirenlerin çoğunlukta olduğu bir
ülkede olduğumuzu hatırlatıyor; ey muhalefet ayağını denk al da demiyorum ama
işimizin gerçekten çok, çok, çok zor olduğunu biliyorum… Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1838 | E-posta
