Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Dört Dörtlük Fiyasko
Cuma, 01 Haziran 2012
Yaklaşık 2 yıl önce başlayan göz boyama süreci ve bazı memur sendikalarının bilinçli ya da bilinçsizce ama "Nikâhlarındakinden daha büyük bir iştahla" destek verdikleri toplu sözleşme çadır tiyatrosu büyük bir fiyaskoyla sona erdi.
1 Milyon 800 bin emekli, 2 milyon 400 bin memur ve yüz binlerce dul ve yetimin umutları suya düştü.
"Türkiye 2010 yılında %9,2; 2011'de %8,5 büyüdü; dünyanın yükselen yıldızıyız" diyenler; "Külfeti, dar ve sabit gelirlinin omuzlarına yüklediler, nimeti de adil paylaşalım" teklifimize yanaşmadılar.
450-500 ayrıcalıklı iş adamı için, teşvik adı altında bir çırpıda 2 milyar lira kaynak aktaranlar, 4,5 milyon kişi için 5,5 milyar lirayı çok gördüler.
Grev hakkımızı yok sayan, toplu sözleşme hakkımızı mali ve sosyal haklarla sınırlamayı amaçlayan bir değişikliğin üzerimize oynan bir oyun olduğunu söyledik.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun, tarafsız olmasının zorunlu olduğunu belirttik.
4688 sayılı Kanun değiştirilirken de diğer sendikaları, kişisel hırslara kapılmadan, siyasi ve ideolojik saplantılardan uzak kalarak, aklıselim düşünmeye davet ederken; bu kanunun geniş katılımlı, uzlaşmaya dayanan ve gerçek anlamda pazarlık yapılabilecek şekilde yasalaşması için birlikte mücadele etmeyi önerdik.
Nefislerini aşamadılar.
Siyasi ve ideolojik yaklaşımları gözlerini kör etti; kamu görevlilerimiz ve emeklilerimiz üzerinde oynanan oyunları görmek istemediler.
Hakem Kurulu'na sendikalar olarak topluca katılmayarak, kararı Bakanlar Kurulu'na bırakmak ve geçecek süre zarfında ortak hareket etmek suretiyle, yapılacak zam oranlarını yükseltme yolundaki teklifimizi de siyasi kaygılar nedeniyle kabul edemediler.
Hakem Kurulu'na katılmaları üzerine, toplantı için çoğunluk sağlandı ve biz de Türkiye Kamu-Sen olarak, çıkacak olumsuz kararlara şerhimizi koymak üzere toplantıya katılmak zorunda kaldık.
Siyasi kaygılarını, memurlarımızın ve emeklilerimizin haklarının ve insanca yaşama isteklerinin önünde tutan bu kimseler, bugün yaşadığımız açmazın baş sorumlusudurlar.
Siyasi iktidar, bu sendikaları memurlarımızın haklarını geriletmek için paravan olarak kullanmıştır.
Öyle ki, bu sözde sendikanın seçerek Hakem Kurulu'na gönderdiği öğretim görevlisi, memurların ölüm fermanı olan %4+4'ü onaylayarak, "Yetmez ama evetçilerin" yerine masada tarafını belli etmiştir.
%4+4 kararıyla maskeler düşmüş, yalanlar anlaşılmış, bütün kirli ilişkiler ortaya saçılmıştır.
Hani, bir daha hiçbir şey aynısı gibi olmayacaktı?
Hani, memurun bütün sorunları çözülecekti?
Hani, toplu sözleşme geliyordu?
Hayaldi; hayallerimiz suya düştü.
İki yıllık aldatma süresinin sonunda geldiğimiz nokta ortadadır.
Biz;
İnsan onuruna yaraşır bir hayat istedik. Adil bir gelir dağılımı istedik. Hakça bir paylaşım istedik. Güvenceli bir çalışma istedik. Çok mu?
Dar ve sabit gelirlinin üzerine bir karabasan gibi çöken vergi adaletsizliğinin son bulmasını istedik. Çok mu?
"Çalışanların, emeklilerin açlık sınırının altında ücret almasına bir son verilsin" dedik. Çok mu?
İnanın ki çok değildi; inan ki imkânsız değildi.
Büyümede Avrupa birincisi, dünyanın üçüncüsü olduğu iddia edilen bir ülkede Hükümet memurları, emeklileri, dul ve yetimleri yok sayarken; milli gelir pastasındaki payımızı küçültüştür.
Adaleti değil zulmü tercih etmiştir.
Biz, vicdanı olanlara; "Adaletten yanayım" diyenlere sesleniyoruz:
Vergi ve harçlara, lojman kiralarına, kreş ücretlerine %10-15;
Gıdaya %20, Elektriğe %22, Benzine %23, Mazota %24, Doğalgaza %33 zam yapılan, 2011 Enflasyonunun %10,45; Nisan 2011-2012 arası yıllık enflasyonun %11,14; 2011 yılı ekonomik büyümenin %8,5 olduğu bir ülkede; memura, emekliye, dul ve yetime %4 + 4 zam reva mıdır?
Müsteşar maaşına ek ödemeyle birlikte aylık 1029 lira; emekliye 38 lira, en düşük dereceli memura 53 lira, ortalama 69 lira maaş artışı reva mıdır?
Kaşıkla verirken, kepçeyle almak hangi adalete, hangi vicdana sığar.
Öğretmenin, akademisyenin, KİT çalışanının, din görevlisinin, hekim dışı sağlık personelinin, PTT çalışanlarının, demiryolu çalışanlarının, araştırmacının, memurun, hizmetlinin, şefin, müdürün ve daha nice kamu çalışanının feryadını duymayanları şiddetle kınıyoruz.
Bu mudur sizin adalet anlayışınız?
Gördük ki yetkililer, "Aynı yoldan geçtik, aynı sudan içtik" derken; yediği içtiği ayrı gitmeyen ayrıcalıklı kesimlere sesleniyorlarmış meğer.
Emekliyi, memuru, dul ve yetimi üvey evlat gibi gören, açlığa susuzluğa mahkûm edecek %4 + 4 zam teklifini yapanlarla bizim yürünecek yolumuz, içilecek suyumuz yoktur.
Not; Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi'nin basın açıklamasıdır.


Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1648 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.