|
N.Ş'nin kaçışı ve kafalardaki soru işaretleri |
|
Perşembe, 07 Haziran 2012 |
Birkaç gündür 14 yaşında lise öğrencisi genç kıza yönelik cinsel istismar olayıyla ilgili gelişmeleri takip ediyoruz.
24 yıldır bu meslekteyim.
İlk kez bir haberle ilgili bilgilere ulaşmakta bu kadar zorlandığımı fark ettim.
Gerçekten de soruşturma inanılmaz bir şekilde gizli yürütülüyor.
Bunda soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Kamil Erkut Güre'nin olayda mağdur konumundaki genç kızın psikolojisini korumak adına aldığı tedbirlerin büyük katkısı var.
Kesinlikle saygı duyuyorum.
O kız büyük bir mağduriyetin tarafı ve kimliğinin, okulunun bugüne kadar deşifre edilmemiş olması memnuniyet verici.
Zaten bu olayda genç kızın kimliği ve okulu da hiç önemli değil.
Ortada mağdur bir lise öğrencisi genç kız ve onunla ilişkiye girdiği iddia edilen bir emniyet görevlisi var.
O emniyet görevlisi sıradan biri de değil.
Kısa bir süre önce Emniyet Müdür Yardımcılığı rütbesine yükselmeyi hak etmiş, Sakarya'da bir çok kişinin yakından tanıdığı bir Emniyet Şube Müdürü.
Bu şube müdürünün eşi Sakarya Adliyesi'nde görevli bir hakim.
İşte olayı önemli kılan o şube müdürüyle eşinin konumları.
Olay ilk duyulduğu andan itibaren ikisinin konumları nedeniyle gelişmeleri yakından izlemeye çalıştım.
Yaşanlar Türkiye'deki adalet sistemiyle ilgili ciddi bir sorgulama yapılması gerektiğini bize bir kez daha gösterdi.
Gelişmeleri şöyle bir gözden geçirelim;
Tecrübeli bir Cumhuriyet Savcısı günler süren bir araştırma ve sorgulama sonrasında elde ettiği dosya bilgileriyle tutuklama talebinde bulunuyor.
Nöbetçi Mahkemenin hakimliğini üstlenen İcra Hakimi, 3 öğrenci hakkında tutuklama kararı verirken benzer iddialara muhatap olan ve eşi hakim olan Emniyet Şube Müdürü N.Ş ile birlikte ona yardım ettiği belirtilen E.T'yi serbest bırakıyor.
Cumhuriyet Savcısı bu karara itiraz ediyor.
Ancak bu arada N.Ş zamanı ve fırsatı iyi değerlendirip İpsala sınır kapısından Yunanistan'a geçiş yapıyor.
İtirazın değerlendirildiği gün yani 4 Haziran Pazartesi günü yurt dışına kaçan N.Ş'yi artık bulmak çok zor.
Bir üst mahkemeye Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan itiraz ertesi gün, (5 Haziran Salı) karara bağlanıyor ve N.Ş ile birlikte serbest bırakılan E.T ve 12 öğrenci hakkında tutuklama kararı veriyor.
Çoktan yurt dışına kaçmış olan N.Ş çok büyük ihtimalle bu kararı " çok geç kaldınız" diyerek değerlendiriyor.
N.Ş'nin yurt dışına kaçışıyla insanların adalet sistemine güveni zedeleniyor.
Bu güveni zedelemeye kimsenin hakkı yok.
Bence bu süreçte yaşananlar o mağdur genç kızın yaşadıkları kadar önemli.
Bu nedenle de bu sürecin çok net bir şekilde sorgulanması ve N.Ş'nin yurt dışında kaçışında bir ihmal veya kasıt varsa bunun sorumluları bulunmalıdır.
Hiç kimsenin bulunduğu konum adalet önünde kendisine bir imtiyaz sağlamamalıdır.
Benim bugün gördüğüm şudur;
Toplumda örnek olması gereken insanların içinde olduğu bu olayların yol açtığı yaraları sarmak zor olacak.
...
Birinci mi, üçüncü mü?
Büyükşehir Belediyesi Basın bürosu dün şu cümleyle başlayan bir bülten haber geçti:
"Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen "En Temiz Kent" çevre yarışmasında Sakarya Büyükşehir Belediyesi "En Temiz Kent" ödülüne layık görülerek "Çevre Beratı" ile onurlandırıldı."
Bu cümlenin anlamı şu:
Sakarya En Temiz Kent yarışmasında birinci oldu.
Oysa bu konuda Büyükşehir basın bürosu dışındaki tüm haber kaynakları Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nin bu yarışmada üçüncü olduğunu belirtiyor.
Bence Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nin bu tarz bir yarışmada üçüncülük bile alması bir başarıdır.
Yalan-yanlış bilgilerle olmayan bir başarıyı varmış gibi göstermek olan başarıya da gölge düşürür.
Ben Büyükşehir Belediyesi'nin birincilik değil, üçüncülük ödülünü kutluyorum.
Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1459 | E-posta
|
|
|
