Hayalleri karartılan bir genç kızın dramı! |
Çarşamba, 13 Haziran 2012 |
Ailesi bir Anadolu kentinden İstanbul'a göçle gelen Gülcan'ın büyük hayalleri vardır.
Çalışır didinir, üniversiteyi kazanır.
Bu kez göç tersinedir.
İstanbul'a yakın bir kenttedir kazandığı üniversite.
Artık aileden ayrı, yeni bir yaşam ve yollar onu beklemektedir.
Gider, üniversiteye kaydını yaptırır.
Üniversitede hayat beklediğinden hareketledir.
Yeni arkadaşlar edinir.
Yurtta kalmakta, hafta sonlarını iple çekmektedir.
Cumartesi, Pazar ailesinin yanındadır.
Son sınıfa geldiğinde bir hocasının kendisine olan ilgisini fark eder.
Orta yaşlardaki profesör sürekli kendisiyle ilgilenmektedir.
Odasına çağırmak için sürekli fırsatlar yaratmaktadır.
Gülcan ilk başlarda bu ilgiye bir anlam veremez.
Hocasının niyetini anlamaz.
Hoca sonunda bir gün fırsatını kollar ve Gülcan'ı yemeğe davet eder.
Yemekte zorlanarak da olsa ilgisinin sıradan bir hoca-öğrenci ilişkisi olmadığını bir gönül ilişkisi olduğunu söyler.
Gülcan şaşkındır.
"Nasıl olur, siz evlisiniz ve hocamsınız" der.
Ne kadar tepki gösterse Hocası onu tekrar tekrar görüşmelere ikna eder.
Bir keresinde bu görüşmelerin devamı için nikahlı olmaları gerektiğini söyler.
Dini nikah yapılmadan bu görüşmelerin kendisini vicdanen rahatsız ettiğini belirten Hoca karar vermesi halinde bu işlemin hemen gerçekleştirilebileceğini anlatır.
Profesör dini nikah için üniversitedeki odasının uygun olduğunu söylese de Gülcan buna karşı çıkar.
Diğer hocalarının, arkadaşlarının her an odaya gelmesinden endişe ettiğini belirterek bir başka mekan ister.
Bir öğle vakti, bahçesindeki büyük bir havuzda balıklar yaşayan bir restoranda nikah kıyılacaktır.
İmam nikahını bir dönem bir siyasetçinin danışmanlığını yapan, hocanın yakın bir arkadaşı ve sırdaşı kıyar.
Yine görüşmeler devam eder.
Bir birliktelik olmaz.
Bir ara hoca bilimsel bir çalışma için bir başka ile gider.
Birkaç gün sonra Gülcan'ı arar.
" Seni çok özledim, bir yolunu bul, ne olur gel" diye yalvarır.
Gülcan sonunda ikna olur ve yollara düşer.
Hoca uçak biletini alır, havaalanından Gülcan'ı aldırır.
Tarihi ve turistik bir kenttedirler.
Gülcan otel odasında hocasının kendisine yakınlaşmaya çalışmasıyla şaşkına döner.
İtiraz eder.
Ancak hoca elinin avuç içiyle Gülcan'ın ağzını kapatır.
"Bu iş burada olacak. Bu fırsatı bir daha bulamam" diyerek zorla Gülcan'a sahip olur.
Sonrasında ise bir sürü vaatte bulunarak Gülcan'in şikayetçi olmasına engel olur.
Gülcan hamile kalmıştır ve hocasının kendisine söz verdiği gibi resmi eşinden boşanarak kendisiyle evlenmesini beklemektedir.
Hoca bu sözünü tutmadığı gibi Gülcan'dan uzaklaşmaya başlamıştır.
Gülcan'ın telefonlarına çıkmaz, görüşme taleplerini karşılıksız bırakır.
Gülcan, yaşadığı ağır travmayla bebeği düşürür.
Dini nikahı cinsel istismar amacıyla kullanan Profesör artık Gülcan'ı tanımamaktadır.
Bu arada siyasi ikbal peşine de düşen Hoca Başkentte kendini pazarlamaya çalışmaktadır.
Gülcan'ın ise hayatı kararmıştır.
Hocasına güvenmiş ve hayatının baharında umutları tükenmiştir.
Yapılanların cezasız kalmasını istemez.
Cumhuriyet Savcılığı'na gider, şikayetçi olur.
Savcılık, dosyayı olayın yaşandığı yerin Savcılığına sevk eder.
Gülcan'ın elinde yaşadıklarının tecavüz olduğunu ispatlayacak bir delil yoktur.
Ancak hastaneden kızlığını kaybettiğine dair bir rapor vardır.
Savcılık takipsizlik kararı verir.
Gülcan, babası yaşında bir erkeğe güvenmenin bedelini ağır bir şekilde ödemiştir.
Hoca ise mutlu aile babası pozları vermeye devam ederken, siyasi ikbal arayışlarını da sürdürmektedir.
Gülcan bu işin peşini bırakmaya hiç niyetli değildir.
Yaşadıklarının hesabını bir şekilde ödetmeye azmetmiştir.
Not: Bu yazıda anlatılanlar tamamen hayal ürünüdür. Gerçek hayattaki kişilerle ve kurumlarla bir ilgisi yoktur. Burada anlatılan karakterler ve yaşamlarından kesitler ile gerçek hayattakilerin benzerlikleri tümüyle rastlantısaldır. Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1780 | E-posta
|
|
|