Atalarımız ne güzel söylemişler. “ev alma komşu al” diye. Bir de “komşu, komşunun külüne muhtaçtır” demişler. Ne kadar doğru değil mi? Bizlere miras bu sözler kulağımıza küpe olmuş, hep dikkat etmişizdir bu öğütlere. Çünkü, deneyimlerle doğruluğu ispatlanmıştır. Bazen de seçme şansımız olmaz komşumuzu. Yerleşiriz bir yere, sonra diğerleri gelir. Gelene gelme diyemezsin. Hele hele ülkelerin bu konuda tercihi imkansızdır..
Ülkemiz coğrafyası da böyle değil mi? Kah elimizden çıkmış toprak parçaları, kah önceliği olan ülkeler. Ara sıra küslüklerimiz, kırgınlıklarımız olduysa da geçinip gitmişiz yıllarca bu ülkelerle. Kırılıp küsmeler sonucunda darılsak da, barışmışız yine. Gelgelelim şimdi durum farklı.
Düşman olmuşuz komşularımızla… Var mı hiç dost komşu ülke? Maalesef!.. Sonra da kendi halimize bırakıverirler. Başınızın çaresine bakın derler.
Irak’ı, nükleer silah bulundurma yalanlarıyla ABD işgal etmiş. Askerlerinin çok az zayiatla ayrılmaları için dualar göndermişiz. Askerimizin başına çuval geçirilmiş, körebe oyunu sanmışız. Kıçı kırık Barzani’yi, Talabani’yi baş tacı yapmış, köşklerde ağırlamışız. Kürdistan’ın oluşmasına da zemin hazırlamışız. Sonunda demokrasinin gelmesine de katkımız çok büyük olmuş. Demokratik bu ülkedeki gerillaları (!) “Gelin kardeş olalım. Önünüze kırmızı halılar serer, davul, zurna ve halaylarla karşılar, çadır mahkemeler oluşturur, suçsuzluğunuzu ilan ederiz” demişiz. Sözümüzde de durmuşuz.
Allah aşkına söyler misiniz? Bunları görkemli törenlerle karşılamakla, dağdaki gerillalarla kucaklaşmak arasında ne fark vardır?
Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen dostların da arasına kara kedi girmiş, düşman kardeşler olmuşlar. Sen misin ülkeni demokrasiyle yönetmeyen. Ben de sana karşı demokrasi mücadelesi verenleri destekler, çanına ot tıkarım.
Hem sana öğütler vermiştik “bizdeki demokrasiyi, laikliği örnek al” diye. “Bendeki gibi her kuruma yandaşlarını al. Askeriyenin kozmik odalarına gir. Cesaretli, vatansever subaylarını uyduruk iddialarla tutuklayıp cezaevine at. Medya patronlarını satın al. Aleyhine yazanlara ekmek yedirtme. Yine mi yazıyorlar? O zaman da vatan hainliği ile suçla. Her gün televizyonlarda boy göster. Haberler seninle başlayıp, seninle bitsin. Bizi izlemeye devam et.”
“Eğitim sistemini aynen benimki gibi bir gecede değiştir. Emzikli çocuğunu okula göndermemek için rapor alanların çocuklarını geri zekalı diye nitelendir, provakotör olarak suçla.”
Tüm bunları yapsaydın, başına bugünkü belalar gelmez, sen de ileri demokrasiyi yakalar, başımıza da bu çorapları örmezdin. Birini İmralı’dan sonra, daha da rahat etsin diye yatlarda ağırladığımızın haberini alıp, bunları da en güzel şekilde ağırlayasın diye 80.000 i aşan kişiyi başımıza musallat etmezdin.
Gencecik fidanlar, toprağın kara bağrında yatıyor. Kutsal değerler için şehit olunur elbet. Vatan kutsaldır. Onun uğrunda gazi de olunur, şehit de…Ama, verilen tavizler, açılım politikaları, iyi yönetememe yüzünden gitmesin canlar. Hepsi can 10’ ların …,
Afyonkarahisar’daki cephaneliğin patlamasında şahadet şerbetini içen 25 vatan evladımız… Ve her gün yenileri… Varlıklarını sana borçlu olanlar,sayende yaşayanlar, hala fütursuzca televizyonlarda “vur patlasın çal oynasın” diye devam ediyor. Ama sen üzülme şehidim, üzülmeyin şehit aileleri… Onlar zaten bizden değil. Tek üzüntümüz onlarla aynı vatanda yaşıyor olmamız, aynı havayı solumamız… Yedikleri kaba pisleyen cinsten bunlar.
Dağlanan yürekler kor oldu artık. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun. Başımız sağ olsun. Yaralılarımıza acil şifalar versin. Vatan sağ olsun!!!
Cemalettin DİNÇER
Eğitimci Yazar Cemalettin Dincer hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2081 | E-posta
|