Orta hasarlılar sorunu ve biz! |
Çarşamba, 19 Eylül 2012 |
Ocak 2000'den bu yana günlük gazetelerde köşe yazıyorum.
Geçmişe dönüp baktığımda en çok yazdığım konuların başında bu kentin en büyük sorunlarından biri olan deprem güvenliği, dolayısıyla hasarlı konutlar konusu gelir.
Ben orta hasarlı konut kavramı ilk ortaya atıldığı dönemden bu yana orta hasarlı konutlarla ilgili tehlikeye dikkat çekmeye çalıştım.
Orta hasarlı binaların karşı karşıya olduğu korozyon tehlikesine dikkat çekmeye çalıştım.
Ama dinleyen olmadı.
Yılmadım.
Her fırsata sadece orta hasarlıları değil hasarsız çok katlıları da gündeme getirmeye çalıştım.
Aradan 12 yıldan fazla bir zaman geçti.
Orta hasarlı binalar sorunu aynı yerde çözümsüz bir şekilde duruyor.
Şehirde deprem güvenliğini şehrin birinci sorunu olarak gören yok.
Belediye başkanları kaldırım söküp yapmakla meşgul.
Biraz da Ankara dayatmasıyla orta hasarlılar geçtiğimiz yıl gündeme gelince Valilik ve Büyükşehir Belediyesi ortak bir karar aldı.
Orta hasarlı binaların boşaltılması emredildi.
O günlerde biz de bu kararı destekledik.
Ancak bazı balık hafızalılar, bize çamur atmak adına o günlerden yola çıkarak bizi orta hasarlı binalarla ilgili duyarsız kalmakla suçluyorlar.
İnternete girip bir baksa gerçeği görecekler!
Bunu yapmıyorlar!
Çünkü onların derdi gerçeği görmek değil patronları adına bizi karalamak.
Bakın o karar sonrası gelişmeleri 14 Aralık 2012 tarihli köşe yazımda şunları yazmışım:
"17 Ağustos depremi sonrası tanıştığımız orta hasarlı binalar sorunu, 12 yıldır yerel basında en çok ele alınan konuların başında geliyor.
Biz her fırsatta bu orta hasarlı binaların oluşturduğu riski gündeme getirdik.
Çözüm istedik.
"Ya yıkılsın ya güçlendirilsin" dedik.
12 yılda 20 bine yakın orta hasarlı konutun çok büyük bölümü güçlendirildi.
31 Aralık 2009'dan bu yana ise onarım ve güçlendirme için izin verilmiyor.
O tarihten itibaren bu binaların hukuki olarak yıkılması gerekiyor.
2 yıl içinde hiçbir adım atmayan yetkililer Van Depremi sonrasında harekete geçtiler.
Sorunun çözümü için çok umutlu olmasam da bunun doğru bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.
Bu nedenle de baştan beri, orta hasarlı binalarla ilgili alınan su, elektrik ve gaz kesim kararlarını destekliyorum.
Kış günü evlerinden çıkmak zorunda kalan insanların mağduriyetiyle o insanların can güvenliği arasında bir tercih yapmak gerekiyordu.
Can güvenliği tercih edildi.
Bana da sorulsaydı ben de o insanların can güvenliğini tercih ederdim."
Bu kadar yalın ve net bir ifadeyi çarpıtmak nasıl vicdansızlıktır anlamak mümkün değil.
Sigara yasağını takan yok!
AKP hükümetinin en beğendiğim uygulaması sigara yasağı.
Yasaklara karşı, özgürlüklerden yana olan biri olarak insan sağlığının en büyük düşmanı olan sigaraya karşı başlatılan mücadeleyi takdirle izliyorum.
Tütün yasağı Sakarya'da da ilk yıllarda başarıyla uygulandı.
Ancak son bir yıldır bu yasakla ilgili kontroller eskisi yapılmıyor.
Büfeler, marketler açıkta sigara satıyor.
Kapalı mekanların bir çoğunda sigara içiliyor.
Bir çok mekan işletmecisi yasağı delmek için kendince formül bulmuş.
Kontrol olmadığı için de sözüm ona sigara yasağına riayet ediliyor.
Bence bu sigara yasağıyla ilgili denetimlere yeniden başlanmalı ve yasağı delenlere karşı ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
Bu kontroller de özellikle büyük marketlerden başlamalıdır.
Defterdarlığı tebrik ediyorum
Sakarya'nın misafir odası Sapanca'nın bir turizm merkezi olması yeni turizm yatırımlarına ihtiyaç var.
Ancak Sapanca'da büyük yatırımlar için de yeterli arazi yok.
Bu nedenle kalan arazilerin de önemli turizm yatırımları için uygun arazilerin çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
Bir süre önce Sapanca Mahmudiye'de Milli Emlak'a ait bir arazinin bir kamu kuruluşu tarafından eğitim merkezi olarak tahsisi gündeme geldi.
Biz de bunun yanlış olduğunu yazdık.
Dün bu araziyle ilgili Defterdarlık'tan bir tanıtım broşürü geldi.
Yaklaşık 29 dönümlük arazinin turizm yatırımlarına tahsis edildiği belirtiliyor ve "Türkiye'nin Davosu'nda büyük fırsat" başlığıyla arazi tanıtılıyor.
49 yıllığına tahsisli bir arazide teşvikli yatırım yapmak isteyenlere arazinin özellikleri anlatılan ve turizm yatırımcılarına gönderilen broşür klasik devlet memuru zihniyetinden arınılarak hazırlanmış.
Son derece şık bir şekilde hazırlanmış olan broşür bir rekabet ortamı yaratılması için de konuyla ilgilenebilecek herkese gönderilmiş.
Broşürde yatırım için son başvuru tarihinin 1 Kasım 2012 olduğu belirtiliyor.
Defterdar Ali Sormaz'ı bu girişimi nedeniyle kutluyorum.
Umarım Sapanca'nın Türkiye'nin Davos'u olmasına katkı verecek bir yatırımcı araziye talip olur ve söz verdiği yatırımı gerçekleştirir. Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1402 | E-posta
|
|
|