Komşum Ayşe Teyzem var benim. Seksen yaşlarında var yanılmıyorsam eğer. Geleneksel olarak kurulan panayır hatıralarını dinliyoruz şimdilerde. ‘‘Kırk beş yaşlarında idim o zamanlar. Köyümden dışarı
çıkmamıştım hiç. Babam nasıl olduysa bizi Taraklı Panayırına götürdü. Ama daha önce anlata anlata bitiremezlerdi. Meraklanırdım heyecanlanırdım. Taraklı’ya vardık. Panayırı dolaşıyoruz. Fakat gözümüzü alamıyoruz sergilerden. Akşam olmak üzere. Döndük köyümüze. Annem bizden heycanlı. Hemen sordu panayırı bize. Kız kardeşim cevap verdi. ‘Amaaann anneeee! Yer gök insan. Taraklı ise her tarafı
merdiven dolu. İn çık merdiven. Ayaklarımız tutuldu iyice o merdivenleri inip çıkarken.’ Babam bastı kahkahayı. ‘Aaa benim saf kızlarım. Taraklı da bir merdiven var.’ Bende şaşırdım çünkü kardeşim gibi düşünüyordum.’’
Kırk yıl sonra Ayşe Teyzenin anlattığı merdivenleri bugün adımladım çocuklarımla. Taraklı gerçek bir şehir olmuş gerçekten. Her şeyden ötesi, panayırına sahip çıkmış, onunla gülümsetiyor, mutlu ediyor
insanlarını. Bu gün ilk günüymüş ama ilgi var. Kurşunlu Camiyi ziyaret ederek başladık gezimize.
Minyatür Taraklı evlerini ahşaptan yapılmış oyuncakları hayranlıkla doya doya seyrettik. Hatıra olsun diye
çocuklarımızın sevdiklerinden aldık. Çay bahçesine çıktık. Kestane ağacının altında bir keyif çayı içtik ki, sormayın bize tadını. Ana Caddeyi adımlarken tanıdık esnaflarla kısa ama tatlı muhabbetler yaptık.
Özellikle Bayırköy gençlerinin getirip hemen parkın kenarında sattıkları altın sarısı beğlerce üzümünün taze ekmekle nasıl akşam yemeğine dönüştüğünü anlattık birbirimize. Hayırlı, bereketli alışveriş dileklerinden sonra çocuklarımın heyecanla beklediği lunaparka çıktık.
Olumsuz olarak eleştiri yapabileceğim tek yer vardır panayırda. İşte burası. Kapalı Pazaryerini tamamen halkacılara bırakmışlar. Aslında iki veya üç halkacı yeterli orası için. Büyük gondol yok bu sene. Gençlerin ayrı bir keyif aldıkları panayırımızın olmazsa olmazıydı gondol.
Kuran kursunun önünden başlayıp karşı mahallenin sonuna kadar devam eden sergiler gerçekten gezmeye görmeye değer. Rengarenk kıyafetler. Rengarenk süs eşyaları. Gayet keyifli bir alışveriş yaptık ailecek.
Fakat gezimizin daha doğrusu Taraklımızın sürprizi en son çıktı karşımıza. Ailecek rasgele Aile Et Lokantası’na girdik. Güler yüzlü yedi sekiz yaşlarında bir kız çocuğu kapıda karşıladı bizleri. ‘Hoş geldiniz.’ dedi, ama ne deyiş. Yemekleri unuttuk bir an. Patlıcan musakka istedik eşimle.
Çocuklar mercimek çorbası içtiler. Ortaya bir buçuk pilav koydurduk mutfaktan yeni çıkan kazandan. Yanında birer meyve suyu aldık. Küçük kızımızla muhabbet ederek kalktık masamızdan. Adını sonradan öğrendiğim Semih Usta'ya döndüm. ‘Hesabımız nedir Ustam?’ Belki inanmayacaksınız ama sadece 15TL dedi. Ben bekliyordum 40TL... Reklam olsun diye asla yazmıyorum ben bu yazıyı. Fakat reklam olacaksa eğer, varsın olsun be Taraklılı Semih Ustama. Helal olsun. Gurur duydum o güler yüzlü kızıyla işyeriyle. Birde onbeş liraya dört kişiyi doyurduğu için.
Bayram tadında bir panayır gezdik. Sizleri de bekliyor o yapmaya korktuğumuz panayır. Belki çocuklarımıza torunlarımıza anlatacak mirasımız olan anı defterimizde bir şeylerimiz daha olur. Hı! Ne dersiniz?
SEMROM
semrom hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2123 | E-posta
|