Türk Eğitim-Sen Genel Merkezinin geleneksel hale getirdiği 24 Kasım Öğretmenler Günü anketinin ekonomik boyutunu paylaşmıştık, dün…
Bugün de sosyolojik sonuçlarına bir göz atalım;
Öğretmenlere “Türkiye’de öğretmenlik mesleğinde en sıkıntılı konu hangisidir” diye sorulmuş…
Yüzde 38.6’sı öğretmenlik mesleğinin değersizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması, yüzde 29.6’sı Milli Eğitim Bakanı ve Başbakan’ın öğretmenlere yönelik olumsuz tutum ve davranışları, yüzde 22’si öğretmen maaşlarının kamudaki en düşük ücret seviyesine gerilemesi, yüzde 3.4’ü özlük haklar açısından yaşanan sorunlar, yüzde 3.2’si kadrolaşma ve yandaş kayırma, yüzde 1’i çalışma saatlerinin fazla, çalışma koşullarının ağır olması diyorlar…
Başbakan ve ilgili bakanların öğretmenleri itibarsızlaştırma operasyonu epey işe yaramış ki; yüzde 94.9’u öğretmenlere bakış açısının son 10 yıl içinde olumsuz yönde değiştiğini düşünüyor.
Mesleğinizle ilgili en büyük korkunuz sorunusun dağılımı da şöyle;
Yüzde 48.6’sı itibarımı kaybetmek, 18.4’ü iftiraya uğramak, yüzde 11.4’ü öğrenci/veli şiddetine maruz kalmak, yüzde 8.8’i işimi kaybetmek, yüzde 2.7’si hakkımda soruşturma açılması, yüzde 1.7’si de meslektaşlarımla sorun yaşamak…
Yüzde 92.6’sı öğretmenlik mesleğinin cazibesini yitirdiğini düşünüyor.
Bir zamanların en gözde mesleği o hale düşmüş ki maalesef artık öğretmen bile, çocuğuna mesleğini tavsiye etmiyor;
Yüzde 89.9’u çocuğunun öğretmen olmasını istemiyorum demiş.
Neden istemiyorlarmış?
Yüzde 44.2’si mesleğin itibarsızlaştırılması, 31.3’ü maddi sıkıntılar ve özlük hakların yetersizliği, yüzde 14.6’sı yoğun stres ve baskı altında yapılan, can güvenliği endişesinin yaşandığı bir meslek olması, yüzde 7.7’si devletin öğretmenlik mesleğine yaptığı yatırımın yetersiz olması gerekçelerini göstermiş…
Hem beğenmiyor hem emekli olmak istemiyorlar, neden acaba?
Yüzde 50.8’i emekliliği geldiğinde emekli olmayı neden düşünmüyormuş, bakalım;
Yüzde 82’si emekli maaşları çok yetersiz, çalışmaya ihtiyacım var derken; yüzde 9.6’sı emeklilerin yaşam standardı çok düşük, diyorlar.
Emekli olmayı isteyenler de tuzlarının kuruluğundan değil, bıkkınlık ve tepki biraz da;
Yüzde 40.7’si öğretmenlere verilen değerin azalması nedeniyle emekli olmak istiyorum derken; yüzde 28.6’sı mesleğin getirdiği sıkıntıları daha fazla göğüsleyemiyorum, yüzde 14.8’i gelirim yetersiz olduğu için başka bir iş yapmak istiyorum, demiş…
Öğretmen Günü’nde atılan nutukların mürekkebi kurumadı ama öğretmenlerin yüzde 55.5’i hala, Milli Eğitim Bakanından o talihsiz açıklamaları ve uygulamaları için kendilerinden özür dilemesini bekliyorlar.
Yüzde 26.7’sinin Öğretmenler Günü özel isteği de ek ödemelerinde artış yapılması, özlük haklarının düzenlenmesi…
Yüzde 10.9’u da öğretmenlere bir maaş ikramiye verilmesinin beklentisi içindeler.
Yüzde 87.4’ü Ömer Dinçer’i başarısız buluyor.
Geçen yıl yapılan ankette bu oran yüzde 77 idi.
“Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’i değerlendirme imkanınız olsaydı, 10 üzerinden kaç puan verirdiniz?” diye sorulmuş;
Yüzde 61.1’i 1, yüzde 9.3’ü 2, yüzde 11.1’i 3, yüzde 6.1’i 4, yüzde 5’i 5, yüzde 2.9’u 6, yüzde 1.6’sı 7, yüzde 1.1’i 8, yüzde 0.6’sı 9, yüzde 1.1’i de 10 diyor.
Psikolojileri de hiç sağlam değil;
Yüzde 49.9’u kendisini kaygılı, yüzde 30.4’ü değersiz görürken, yüzde 11.2’si bunalımda olduğunu belirtiyor.
Tablo bu…
Bu duruma en çok da eğitim iş kolunda yetkili olan sendika bozulmuş ki rest çektiler; Öğretmenler Günü’nü kutlamıyoruz, hiçbir tören ya da etkinliğe katılmayacağız!
Tatil günü iş bırakma, öğlen paydosunda iş yavaşlatma, Ramazan ayında açlık grevi yaparak, Bakan Dinçer’i bakan olduğuna bin pişman eden malum sendika, sendikal mücadelede bir destan daha yazarak 24 Kasım Cumartesi yapılan etkinlikleri protesto ettiler.
Bu protestoya katılım oldukça yoğundu ki ülke genelinde neredeyse hiç tören yapılamadı.
Şimdi bazı şom ağızlılar çıkıp, keramet MEB’in Öğretmenler Günü kutlamaları hafta içi yapılacak yazısında olmasın diyecekler ama kel alaka…
Malum sendika aslanlar gibi eylemini yaptı, kıskanmayın…
Ha, hafta sonu törenlere katılmamak kolaydı, şimdi hafta içi yapılanlara katılmasınlar da görelim mi diyorsunuz…
O kadarına aklım ermez. Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1638 | E-posta
