|
Malumunuz, Baþbakanýmýz ‘Sakaryaspor amigosu mümtaz þahsiyet Ersin beyefendiye derhal bir büfe tahsis edile’ diye buyurdu.
Büyükþehir Belediye Baþkanýmýz Sayýn Toçoðlu da önce ‘baþým üstüne’ diyerek harekete geçti ama kamuoyunun refleksi karþýsýnda þimdilik duraksadý.
Bakalým Baþbakaný mý dinleyecek yoksa saðduyulu bir refleksle bu iþe karþý çýkan kamuoyu mu?
Tabi ki gönlümüz, emir kimden ve nereden gelirse gelsin bu ve benzeri peþkeþlere onay vermemesinden yana…
Ama emreden de Sarý Çizmeli Mehmet Aða deðil, Baþbakan!
Dolayýsýysa Belediye Baþkanýmýza dik dur demek yetmez, destek ve direnebilmesi için bazý doneler de vermek gerekir.
Ki kendini savunabilsin…
Bu örneði, Siyaset Bir Erdem Meselesidir baþlýklý yazýmýzda vermiþtik ama daha mürekkebi kurumadan kapak yapma ihtiyacý doðdu…
Yapalým…
Yýl 1934, Milli Eðitim Bakaný Niðdeli Abidin Özmen…
Atatürk’ün yaverlerinden biri, iki çocuk eþliðinde makama gelip, elindeki zarfý sunar.
Atatürk’ten gelen bir mektuptur bu:
“Bay Abidin Özmen, Milli Eðitim Bakaný…”
Abidin Özmen zarfý özenle açar ve mektubu dikkatle okur:
“Yaver Bey’le, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocuklarý, uygun
göreceðiniz, bir liseye (parasýz yatýlý olarak) kaydýný yaptýrýn…”
Bu, Atatürk’ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir.
Bakan Özmen, Orta Öðretim Genel Müdürünü çaðýrtýr ve þu direktifi verir;
“Yaver Bey’in yanýndaki bu iki çocuðun evrakýný alýnýz ve bu çocuklarýn Haydarpaþa
Lisesi’ne paralý yatýlý olarak kaydýný yaptýrýp her ikisi için de üçer yýllýk paralý yatýlý
makbuzlarýnýn veli ve ödeyen hanesine Atatürk’ün ismini yazdýrarak bana getiriniz” der.
Bakanýn emri yerine getirilmiþtir.
Abidin Özmen de kýsa bir mektup yazarak Yaver Bey’le
Atatürk’e yollar.
Mektubun içeriði þöyle:
“Muhterem Atatürk, Yaver Bey’le göndermiþ olduðunuz iki çocuk hakkýnda emirlerinizi aldým.
Ancak, arkasýnda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Cumhurbaþkaný Atatürk gibi biri bulunduðu için; bu iki çocuðu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarýmýz, hem de mantýðýmýz izin vermedi.
Bu nedenle her iki çocuðunda emirleriniz gereði Haydarpaþa Lisesi’ne paralý yatýlý olarak kayýtlarýný yaptýrdým.
Çocuklarýn üçer yýllýk okul taksitlerine ait makbuzlarý ekte takdim ediyorum…”
Atatürk bu mektup üzerine, devrin Baþbakaný Ýsmet Ýnönü’ye telefon etmiþ;
“Bak senin Milli Eðitim Bakanýn bana ne yaptý” diyerek olayý anlatmýþ.
Ýnönü, Bakan adýna özür dilemiþ.
Atatürk;
“Yok, demiþ, özür dileme. Çok memnun oldum. Keþke her devlet adamý bu medeni cesarete sahip olabilse ve doðruyu gösterebilse…”
Görüldüðü üzere sorumluluk mevkiinde olanlar yeri ve zamaný geldiðinde, o kimine göre diktatör ve tek adam iftiralarýna maruz kalan Atatürk’e bile karþý çýkabiliyor yani haksýzlýk karýþýnda susan dilsiz þeytan durumuna düþmüyorlarmýþ.
Kaldý ki söz konusu olan Atatürk deðil, Recep Tayyip Erdoðan’dýr.
Üstelik tek parti, tek adam dönemi çoktan kapanmýþ, Türkiye çok partili hayata geçmiþtir.
Çok partili hayata geçmekle kalmamýþ, halkýn baðrýndan kopup gelen, kuranlarýn ve yönetenlerin Allah’tan korktuklarýný iddia ettikleri bir siyasi parti tek baþýna iktidardýr.
Son 10 yýlda Anayasa’ya yapýlan müdahaleler ile Türkiye, ileri demokrasiye geçmiþ, insan haklarý konusunda müthiþ merhaleler kaydetmiþ, devlet/vatandaþ iliþkisi hadim devlet anlayýþýna göre inþa edilmiþtir.
Ha, ikide bir de sudan sebepler ve irtica bahaneleriyle darbe yapma misyonunu üstlenen asker de kalmamýþtýr artýk.
O halde…
Korkulacak bir þey yoktur…
Dolayýsýyla referansýný Ýslam’dan alan bir partinin mensuplarý olarak birinin emrettiði bir yanlýþlýða, ötekinin hayýr efendim demesi bu kadar zor olmasa gerektir.
Toçoðullarýnýn Zeki olanýna yakýþan; Ya bu talebi geri çevirmek… Ya da gereðini yapmak ama Türkiye Cumhuriyeti’nin Baþbakaný’nýn himayesine aldýðý Ersin, kimsesiz deðildir. Ayrýca devletin himayesine alamayýz, diyerek faturayý Baþbakan’a ödetmektir.
Erol Afþar hakkýndaki diðer yazýlar
Gösterim: 1806 | E-posta
|
