Bir genç kızın hayallerini karartan.. |
Çarşamba, 26 Aralık 2012 |
Bir genç kızın hayallerini karartan profesör ve üniversitesi
Bu köşede 13 Haziran'da hayalleri üniversitedeki hocası tarafından karartılan bir genç kızın dramını yazdım.
5 Temmuz'da da bu dramla ilgili biraz daha ayrıntı vermeye çalıştım.
Aradan aylar geçti.
Öyküyü özetleyerek bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duydum.
Çünkü bu dram benim midemi bulandırmaya devam ediyor.
Bu öykünün kötü adamı tecavüzcü profesörün görüntüsünün gözümün önünde canlanmasına tahammül edemiyorum.
O adamı kollayanları kabullenemiyorum.
Gelin o öyküye bir kez daha bakalım:
Gülcan üniversitede okumak için bir Anadolu kentine gelir.
Burada bir profesör kendisine askıntı olur.
Gülcan da hocasının kendisine yönelik sözlerinden etkilenir.
Profesör görüşmelerinin dine uygun olabilmesi için dini nikâh kıyılması gerektiğini söyler.
Gülcan'ı ikna eder.
Bir restoranda nikah kıyılır.
Aradan bir müddet geçer.
Gülcan mezun olur.
Hocası Anadolu'nun uzak bir kentinde bilimsel bir çalışma için bulunmaktadır.
İstanbul'a dönen Gülcan'ı telefonla bulunduğu kente, kendisine yardım etmeye davet eder.
Kültürel ve turistik varlıklarıyla tanınan bu kente davet Gülcan'a cazip gelir.
Profesör Gülcan'a otel odasında tecavüz eder.
Genç kız otel odasında kaybettiği hayallerinin ardından
hayata küser.
Profesör kendisine resmi nikâh yapacağını belirterek
şikayetçi olmasını engeller.
Ancak aradan zaman geçince bu sözlerini unutur.
Genç kızın telefonlarına çıkmaz.
Hamile kalan genç kadının psikolojisi ve sağlığı bozulmuştur.
Çocuk hastanede düşer.
Profesör artık Gülcan'ı tanımaz.
Gülcan uğradığı tecavüzün hesabını sormak için adalete başvurur.
YÖK'e başvurur.
Savcılık takipsizlik kararı verir.
YÖK profesörün görev yaptığı üniversiteden detaylı bir soruşturma yapılmasını ister.
Ancak profesörün üniversitedeki yandaşları soruşturmayla görevlendirilir.
Soruşturma iki kez tekrarlanır.
Gülcan tecavüz olayı sırasında öğrenci olmadığı gerekçe gösterilerek profesör soruşturmalardan kurtarılır.
Anlaşılır ki, olay soruşturulmamış, profesör korunmuştur.
Üniversite yönetimi bu lekenin kendilerine de bulaştığının farkında değildir.
Profesör de hiç utanmadan yeni vukuatlarına devam eder.
Bu arada toplum önünde, saygın kişilerin bulunması gereken görevlere talip olur.
Gülcan uğradığı tecavüzün hesabını soramamanın acısı içinde yaşamını sürdürmeye devam etmektedir.
Tabii buna yaşamak denirse…
Gülcan o aşağılık herifi kollayanlara şu soruyu sormak ister;
" Ben sizin kızınız olsaydım, yine o şerefsiz adamı kollar mıydınız?"
Not: Bu yazıda anlatılanların gerçek hayattaki kişilerle ve kurumlarla benzerlikleri tümüyle rastlantısaldır.
…
O iddialar Savcı Bey'in
Önceki gün "Organize işler bunlar" başlıklı yazımda İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, organize suç örgütünün yayın organı olarak nitelenen bir gazeteyle ilgili iddiaları yazdım.
İddiaların muhatapları bunları benim uydurduğumu yazmışlar.
Şunu herkes bilsin;
O yazıda yazılanlar iddianameden alınmıştır.
Ergenekon Savcısı Hikmet Usta'nın kaleme aldığı söz konusu iddianamede, köşemde yazılanların çok fazlası vardır.
Çok merak ederlerse ilerleyen günlerde bunu küpür olarak da yayınlayabilirim. Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1397 | E-posta
|
|
|