|
Uyumaz adımı neden karıştırdı? |
|
Salı, 15 Ocak 2013 |
Dün Sakarya Adliyesi'nde Kara Gün davasının duruşması vardı.
Şoförler Odası Başkanı ve Anadolu Gazetesi sahibi Adnan Uyumaz, Basın İlan Kurumu Şube Müdürü Recep Bolat ve Kontrol Şefi Devrim Ersen Özergin'in şehit edilmesi, gazeteci Mustafa Süke'nin ağır şekilde yaralanması olayıyla ilgili hakim karşısına çıktı.
Mesaj sistemiyle çağrıda bulunulan çok sayıda kişi Adnan Uyumaz'a destek olmak için Adliye'deydi.
Biz bir avuç gazeteci ve İstanbul'dan gelen bir otobüs BİK çalışanı ise şehitlerimizin eşlerine ve yaralı meslektaşımıza destek için oradaydık.
Sakarya Adliyesi'nde Ağır Ceza duruşma salonlarının yetersizliğini bu duruşma bir kez daha gösterdi.
Duruşmayı izlemeye gelenlerin çok az bir bölümü salona alınabildi.
Mahkeme Başkanı Mustafa Sarıgedik safra kesesi ameliyatı geçirdiği için yerine Hakim Oğuz Dik başkanlık etti.
Polis geniş güvenlik önlemi almıştı.
Çok sayıda polis hem koridorlarda hem duruşma salonunda yer aldı.
Adnan Uyumaz jandarmaların arasında salona geldiğinde güçlü görünmeye çalışsa da bitkindi.
Savunmasında Basın İlan Kurumu Kontrol Şefi'nin kendisine küfrettiğini bu yüzden sinirlendiğini anlatırken bir de şöyle bir ifade kullandı:
"Devrim Bey bana Sezai Matur ile iyi geçinmemiz gerektiğini ,aksi takdirde gazetemizin yaşama şansı olmadığını söyledi."
Bu ifade dün bazı ajanslar tarafından her yere servis edildi.
Bana da herkes bu ifadelerin ne anlama geldiğini soruyor.
O kara olayın yaşandığı yerde bulunan 3 kişi şu an hayatta.
Bunlardan biri kendini savunmak zorunda olan eli kanlı Adnan Uyumaz.
Diğerleri ise Uyumaz'ın kurşunlarından ağır yaralı olarak kurtulan meslektaşımız Mustafa Süke diğeri de BİK çalışanı Ökkeş kardeşimiz.
Mustafa ve Ökkeş'in ifadelerinde böyle bir diyalog yok.
Onlar Uyumaz'ın küfrederek odadakilere kurşun yağdırdığını iddia ediyorlar.
Burada kimin doğru söylediğine 2 Ağır Ceza Mahkemesi'nin hakimleri karar verecek.
Ben burada sözü fazla uzatarak duruşmanın seyrini etkileyecek bir şey yazmak istemiyorum
ama şu kadarını söyleyeyim;
Böyle konuştuğu söylenen Devrim Ersen Özergin sokakta beni görse hiçbir şekilde tanımazdı.
Devrim'le böylesine önemli bir sözü söyleyecek hiçbir hukukumuz olmadı.
Afet kriz masası nerede?
Bir süredir köşe yazamadım.
Son köşe yazım 9 Ocak'ta yayınlandı.
O yazımın başlığı "Sakarya'nın afet kriz merkezi var mı?" şeklindeydi. 7-8-9 Ocak tarihlerinde şehri esir alan kar afetine müdahaledeki eksiklikler beni bu yazıyı yazmama neden olmuştu.
Yazımın ardından günler geçti.
Ne Valilik'ten ne de Büyükşehir Belediyesi'nden "Sakarya'nın afet kriz merkezi var mı?" soruma cevap geldi.
Dün Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında Başkan Zeki Toçoğlu kar yağışının şehri felç ettiği saatlerde bıldırcın partisine katıldığı iddialarıyla ilgili konuşurken gece 03.00'te uyanıp kriz merkezine gittiğini söylemiş.
Toçoğlu ardından da "Kriz masasında fotoğraf vermedik diye krizi yönetmediğimizi iddia ettiler" şeklinde konuşup bize göndermede bulunmuş.
Toplantı sonrasında bizim arkadaşlar Basın Müdürü'ne Başkan Toçoğlu'nun gittiği kriz merkezini sormuşlar.
"Su depolarının oraya gitti" şeklinde bir cevap almışlar.
Benim anlamadığım şu:
Su depolarının bulunduğu bölgede bir afet kriz merkezi mi kuruldu?
Yoksa birileri su depolarıyla afet kriz merkezinin ne olduğunu mu karıştırıyor?
Galiba bu konuda ciddi bir açıklama yapmanın zamanı geldi geçiyor.
Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1554 | E-posta
|
|
|
