|
Hanım, falan hastaneye gidip göz filmi çektirmem gerekiyor deyince, dur dedim, ben de geleyim, eski muhitimizi, eski dostları ziyaret edeyim.
Edeyim ama nasıl, eski komşularımızın işyerlerine araba ile giremem ki?
Saat 15.00 suları…
Yeni Cami’den Palmiye Caddesine dönüyorum, cadde üzerinde iki sıra park…
Hastanenin önünden eski sokağımıza kıvrılacağım ama girmek mümkün değil zira kilitlenmiş vaziyette…
Hem çaresizlik hem belki ileride bir park yeri bulur muyum düşüncesiyle devam ediyorum.
Hayır, mümkün değil ta eski Fen Lisesi’ne kadar caddenin sağ tarafı işgal altında, sol tarafı da zaten otobüs durakları…
Eser İlköğretimin önündeki ışıklardan U dönüşü ile tekrar Yeni Cami kavşağına geliyorum.
Bu kez sokağımızın girişi açık nihayet ama hastanenin önü kaldırımlara kadar tıka basa dolu.
Sola bakıyorum sokağın ucu görünmüyor.
Tam köşedeki özel otopark ise girişine kadar çakılı…
İşaret ediyor, gel sıkıştırırız bir yere diyor ama dur diyorum eski sendikanın önüne arkasına bir bakayım, belki bulunur bir araçlık park yeri…
O ara hanımı indiriyorum ve ben park yeri aramaya devam ediyorum.
Sokağımız sağlı sollu dolu, hani biraz geniş bir araç için trafiğe kapalı hatta…
Eski sendikanın köşesine zar zor geliyorum, sola bakıyorum park halindeki araçların ucu bucağı görünmüyor.
Tam karşımda sözde hanımı bıraktığım hastanenin otoparkı var ama bisiklet koyacak yer yok.
Sağa, Sakarya Caddesi yönü de aynı…
Çaresiz giriyorum Sakarya Caddesi’ne tekrar dönüyorum Yeni Cami Kavşağından ve bu kez aracımı ne halin varsa gör diyerek tıka basa dolu özel otoparkın girişine bırakıp, hastaneye, hanımın yanına koşuyorum.
Bu arada araç trafiğinin sebebini de anlıyorum haliyle;
Hastane insan çakılı…
Allah işinizi rast getirsin, bol kazançlar dilerim ama böylesine merkezi, insan ve araç trafiği yoğun bir alana hastane, market cinsi işyerleri açanlar ve açılmasına izin verenlerin, trafik ve otopark anlamında bazı yükümlülüklerinin olması gerekmiyor mu?
Derhal, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Otopark Yönetmeliği’ne bakıp daha net bilgi vereceğim.
Bakalım açanlar ve açtıranlar ne kadar sorumlu veya ne kadar sorumsuzlar bilahare paylaşacağız.
Konusu açılmışken;
Biliyorsunuz bu şehrin bir UKOME’si var…
Açılımı Ulaşım Koordinasyon Merkezi…
Şehir içi ulaşım, trafik ve bütün bunların koordinasyonundan sorumlu bu birim…
Ama bence misyon ve vizyon anlamında oldukça sorunlu…
Anlatayım;
Odamın tam karşısındaki bar ve kafeleriyle meşhur sokağın girişinde UKOME kararını bildiren bir tabela asılı.
Bu sokak yaz saati ile sabah 10.00 Akşam 21.00 arası, kış saati ile sabah 10.00 akşam 20.00 saatleri arası araç trafiğine kapalıdır yazı bir tabela…
Bu sokağın girişi de hesapta kilitli demirlerle kapalı…
Şu an saat 11.52, bakıyor ve sayıyorum;
Evet, sağlı sollu tam 13 araç var.
Hemen karşımda da UKOME hazretlerinin tabelası…
Burada ve önümdeki trafiğe açık diğer sokakta hemen her gün ve özellikle akşam saatleri bazen komik ama genellikle trajikomik olaylar, kavgalar yaşanıyor.
Benim neredeyse tamamını naklen izlediğim iğrençlikler…
Çünkü hemen önümdeki araç trafiğine açık sokak, neredeyse açık otopark…
İki araç kafa kafaya geldi mi başlıyor sinir harbi…
O ara arkadan gelenler de eklenince manevra imkanı da kalmıyor ki rezilliğin daniskası…
Neyse asıl anlatmak istediğim şu;
Geçtiğimiz günlerde, o belirttiğim saatlerde araç trafiğine kapalı sokakta, geri geri sokaktan çıkmaya çalışan bir araç, bebek arabasıyla -nasılsa trafiğe kapalı rahatlığı ile- ilerleyen bir anneye, arkasından çarptı…
Yanlış okumadınız;
Sokak araç trafiğine kapalı…
Ve o sokakta kaza oldu…
İlginç mi? Korkunç mu? Komik mi yoksa trajikomik mi, siz karar verin…
Ama lütfen bütün bunlara layık olup olmadığınızı da düşünün…
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1951 | E-posta
|
