|
Nevruz, binlerce yıldır ananevi törenlerle kutlanan bir Türk bayramıydı.
Türküm diyene ırkçı, faşist, kafatasçı, Müslüman’ım diyene yobaz, gerici ve irticacı damgasının vurulduğu ülkem de bu bayram, biraz da zamane iktidarının Sovyetler Birliği’ne olan göbek bağları sebebiyle yasaklandı.
Yasağın altında yatan yegane sebep Türklerin birleşmesi, kaynaşması, kucaklaşması, Türkçülük ve Turancılık hareketinin, Türk Dünyasını sömüren ve sömürmeye aday kızıl ve kara emperyalizmin ali çıkarlarıydı.
Türk dünyası esirdi.
Türkiye ise sözüm ona bağımsız…
Ama 3 Mayıs bahanesi ile kızıl emperyalizmin kendi topraklarında bile yapamadığı baskı ile ülkemizde Türkçülük-Turancılık gibi kelimeler dahi yasaklandı.
Biz, Türküm diyenlere ve dünyanın pek çok yerinde esaret altında yaşayanlara umut olmayı bıraktık, kendi kimliğimizi bile açıkça ifade edemedik. Çünkü Türküm demek ırkçılıktı, yasaktı.
Ne kadar ilginç ve bir o kadar korkunç ki bize yıllarca yasaklanan, unutturulmak istenen Nevruz, bir gün azınlık ırkçılarının bayramı olarak karşımıza çıktı, çıkarıldı.
Binlerce yıllık Türk bayramı, oldu Kürt bayramı…
Nasıl kutlandığını ve ne anlam ifade ettiğini de önceki gün gördük.
Türklerin Ergenekon’dan çıktıkları günün bayramıydı Nevruz.
Nevruz artık Kürtlerin bağımsızlık bayramıdır.
Bağrımızda zorla bir millet yarattık.
Millet olma vasfını taşımıyorlardı.
Dilleri yoktu mesela, oluşturduk.
Öyle bir dil olmadığı için aralarında bile anlaşamıyorlardı, TRT sayesinde uyduruk ama ortak bir dil oluşturduk.
Lidere ve kahramana ihtiyaçları vardı.
Dünyanın en zalim katillerinden, üstelikte kendi hapishanemizde palazlandırdığımız birini o makama oturttuk.
Binlerce yıllık Türk bayramını da, Kürt bayramı haline getirip, alın size hediyemiz, ki çakma bir millet olduğunuz iddialarına karşılık elinizde bir done bulunsun dedik.
Evet; Nevruz artık Kürtlerin bağımsızlık bayramıdır.
Gözünüz aydın!
Şimdi dilediğiniz yerinize kına yakabilirsiniz…
* * *
Gelelim ihanet sürecinin ilimizde ki yansımalarına;
ferizlide.com sitesinden hali pür mealimizi anlatan bir röportajın özeti;
Sakarya'da pkk ve apo sempatizanları eski hayvan pazarı alanında nevruz bayramını kutlarken Ada-Center önünde toplanan bir grup Türk genci protesto etmek isteyince polis'in ağır şiddet içerikli müdahalesine maruz kaldı.
Haklarında tutanak tutularak ifadeleri alındıktan sonra 7 Saat Polis gözetiminde tutulan gençler akşam 19:00 saatlerinde serbest bırakıldı.
Olaylara karışan ve polis tarafından ağır şiddete maruz kaldığını belirten Dadaş Ahmet AYDOĞDU olayları anlatıyor;
Amacımız nevruz Kutlamaları’nın yapıldığı alandaki apo posterleri ve sözde Kürdistan Bayrakları’nın indirilmesi ve alanda hep beraber kardeşçe kutlamalar yapmak istiyorduk.
Bu amacımızı polis’e de belirttik.
Polis dağılmamız konusunda uyardı. Bizler direnince Polis önce üzerimize biber gazı sıktı. Daha sonrasında Çevik Kuvvet üzerimize saldırdı. Türk Bayrakları’nı indirmeye ve elimizden almaya çalıştılar. Sanki biz bu ülkeyi bölmeye ve Terör'e zemin hazırlayanlarmışız gibi muamele gördük.
Çevik Kuvvet öylesine şiddet uyguladı ki, Sadece 5 polis beni tutuyor kafama ve ayaklarıma vuruyorlardı. Bunlar yetmemiş gibi de Polis otosu önüne polisler tarafından sıkıştırılarak kafama vuruldu. Yaka paça Polis otosuna bindirildim, Emniyet'e götürüldüm. 7 Saat gözaltında kaldım.
Bu ülkeye inancımı kaybettim. Ülkemizi bölmeye çalışanlar istedikleri gibi eğlenirken bizler Çevik Kuvvet tarafından ağır şiddete maruz kaldık.
Tabii ki olanlara inanamıyorum. Bizim ülkemizi bölmek isteyenler, devletten yazılı izin alarak organize bir şekilde eylem ve söylemlerini gerçekleştiriyor.
Biz vatan millet Sakarya, Şehitler ölmez vatan bölünmez dediğimiz için Çevik Kuvvet tarafından dövüldük. Bu ülkeyi bölmeye çalışanlar Biji apo diyerek eğlendiler.
Türkiye'de Türk bayrağı açmak yasak oldu. Yazıklar olsun.
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1912 | E-posta
|
