Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Başörtüsü, eylem ve samimiyet
Pazartesi, 25 Mart 2013
Türk Eğitim-Sen Genel Merkezinin, kamuda serbest kıyafet talebi içeren eyleme katılan üyelerimize ‘her türlü hukuki desteğin verileceğine’ dair kararının, marjinal ve ideolojik bir teşekkül olmadığımız için, aramızda küçük çaplı tartışmalara yol açması gayet doğaldır.

Ama hiçbir üyemizin kamuda kıyafet kısıtlaması ve başörtüsü yasağının sürmesini arzu etmediğini biliyoruz.

Onların bu tavrı, bir sendikanın pek de samimi bulmadıkları eylemlerine destek ve bir nevi payanda olduğumuz görüntüsünedir.

Peki, öyle mi?

Samimiyetsizlik konusunda kendilerine hak veriyor ancak bu karar ile birilerine ‘payanda’ olduğumuz/olacağımız fikrine kesinlikle katılmıyorum.

Evet, gerek hükümet gerekse malum sendika samimiyetsizdir.

Hükümetin samimiyetsizliğe dair örnekler verecek olursak ilk aklımıza gelen şimdiki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün, partisi iktidara geldiğinde ilk işinin, başörtüsü sebebiyle üniversiteye kaydını yaptıramayan eşi Hayrunnisa Gül’ün, AİHM’e açtığı davayı geri çektirmesidir.

***

Başkalarının iktidarında bu konuda eylem yapabilir, dava açabilirsin ama bizim iktidarımızda yapamazsın anlamına gelen bu olayın hemen akabinde de yine AİHM’de süren Leyla Şahin davasına, Abdullah Gül’ün Bakan olduğu Dış İşleri’nin yaptığı savunmadır.

Okuyanlara Allah, Allah! Bu metin sanki CHP’lilerin ağzından çıkmış dedirten savunmanın özeti şudur;

“Dini tercihini sergilemek kişinin mutlak hakkı değildir. Zira devletin laik yapısı önde gelir ve kamu alanında devlet bitaraf olmak zorundadır.

Başörtüsü köktendinci grupların sembolü haline gelmiş olup onların politik sonuçlar elde etmek için kullandıkları bir vasıtadır.

Böyle bir davranış, yukarıda bahsedilen tipte köktendinci akımların bir parçası olan siyasi bir harekettir ve bu hareket kadın hakları için de bir tehlike oluşturmaktadır.

Başörtüsüne izin vermek, belli bir dini kesime ayrımcılık yapıp, kayırmak anlamına gelir. Bu da toplumda eşitliği bozar.

***

Olayın olduğu İstanbul Üniversitesi’nde bazı öğrenciler bu başı örtülü grupların yani kökten dincilerin, diğer öğrenciler üzerinde manevi baskı oluşturduğundan şikâyet etmişlerdir. Devlet kamu alanında buna izin veremez. Devlet laik düzene sıkı sıkıya bağlıdır ve bu Anayasa ile korunmaktadır.”

Bir diğer samimiyetsizlik göstergesi de; İktidara gelmeden önce “Başörtüsü meselesi bizim namus meselemizdir. Bu sorunu çözmek bizim namus borcumuzdur” diyen Bülent Arınç’ın sözleri hatırlatıldığında, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in iktidarlarının dördüncü yılında “Bizim gündemimizde, halkın sadece yüzde 1 buçuğunu ilgilendiren başörtüsü yoktur” cevabını vermesidir.

***

Malum sendikanın samimiyetine gelirsek;

İktidarla adeta yetki ortağı olan, iktidar rüzgarıyla büyüyen ve varlığını iktidara zarar vermeme üzerine kurgulayan, hükümetle sembiyoz ilişkisi sebebiyle mücadele sendikacılığı yerine promosyon sendikacılığı yapıp üyelerine ancak bir başkasının hakkını gasp etme pahasına makam ve mevki kazandıran, eğitim çalışanlarının ekonomik, sosyal ve özlük hakları konusunda hiçbir eylemine şahit olmadığımız gibi eylem yapan sair sendikaları ‘hükümeti yıpratmakla’ suçlayan, sendikaların birlikte eylem kararlarına imza atıp son gün vazgeçen, amiyane tabiriyle ‘malı götüreceğini’ hissettiği bu eylem konusunda diğer sendikalara teklif götürme veya destek isteme lüzumu dahi hissetmeyen bu sendikanın yıllar sonra eyleme geçmesi, hem zaman hem de içerik itibariyle samimi olamaz.

İçerden alınan bir tüyo çerçevesinde harekete geçtiklerini ve bunu bu güne kadar ki başarısızlıklarını örtme, kamuoyunu yönlendirme amaçlı yaptıklarına inanıyoruz.

***

Payanda meselesine gelirsek;

Bu karar, ilimizde 24 Kasım’dan bu yana başörtüsü ile kamusal alana girme eylemi yapan başta eşim olmak üzere 75-80 kadar bayan arkadaşımızı rahatlatmak, tereddüt edenleri ve korkanları da sürece dahil etmek ve yine hassasiyetleri sebebiyle malum sendikanın eylemine destek veren üyelerimiz adına alınmıştır.

Malum sendikanın üyeleri, genel merkezlerinin eylem kararı sebebiyle yargılanamaz ve sorgulanamazken ve malum sendika eylemlerine destek veren üyelerimize bu manada ‘üyelik’ teklifleri’ yaparken, üyelerimizi ‘sendika gelen merkezinin aldığı eylem kararına katılanlar yargılanamaz ve sorgulanamaz’ içerikli ‘yargı kararı’ zırhından mahrum edemezdik.

Ayrıca;

Yönetim Kurulumuz, eyleme katılıp, katılmama kararını, üyelerimizin kendi hür iradelerinde bırakmıştır.

Hayırlara vesile olması dileğimle…


Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1791 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.