Başörtüsüne özgürlüğü savunmamızın tabi ki en önemli sebebi din ve vicdan hürriyetinin bir gereği olmasıdır.
Ama bunun yanında çok önemli bir sebebimiz daha var ki ideolojik ve sair hassasiyetleri gereği başörtüsü ile arası pek hoş olmayanlarla da işte bu sebepte buluşmamız gerekiyor.
O da başörtüsünün, her dini hassasiyetimiz gibi özellikle de bu iktidar tarafından alabildiğine istismar edilmesi…
İşte bu istismar kapısının kapatılması arzusudur ortak noktamız.
Kurum ziyaretlerimizde ‘bu eyleme destek olmamalıydınız hocam’ diyen KESK temsilcisine anlattığım gibi;
AKP manipülasyonlara endeksli seçimlerin iktidarıdır.
Hadi 2002 bir rüzgardı geldi, esti, ezdi geçti…
Ama 2007 daha farklıydı.
Büyük hayal kırıklığı yaşayan ve burnundan soluyan vatandaşın, hesap sormak için sandığı beklediği seçim öncesi manipülasyonlar ardı ardına patlatıldı.
Bunlardan birisi 27 Nisan sözde muhtırasıydı malumunuz…
Diğeri de Cumhurbaşkanlığı seçimi ve tartışmaları…
367 saçmalığı, sol kesimin ‘eşi türbanlı cumhurbaşkanı istemiyoruz’ çıkışına karşılık AKP’ye oy vermeyi düşünmeyenlerin bile bu danışıklı dövüş ile AKP’nin kucağına itilmesi ve sonuçlarını hatırlarsınız.
E ne oldu?
Eşi türbanlı adamın cumhurbaşkanlığına engel olabildiniz mi?
Hayır…
Ve AKP büyük bir oy patlaması yaptırdığınız da cabası…
Öyleyse ‘danışıklı dövüşlere endeksli’ manipülasyonlara ve üzerimize oynanan oyunlara karşı daha dikkatli olmamız gerekiyor.
Kaldı ki başörtüsü probleminin çözümü bu iktidar için çok kolaydır.
Ve kendileri de çok iyi biliyorlar ki artık vakti gelmiştir.
Sizin debelenmeniz, aslında çözümü çok basit olan, altı üstü bir yönetmelik değişikliği gerektiren düzenlemenin, iktidar ve yandaşlarınca çok büyük bir lütuf ve ihsanmış havasına büründürülmesi oyununa alet olmaktan öteye gitmez.
Ve siz bu kafa ile AKP’yi, türevlerini ve yandaş sendikalarını büyüttüğünüzle kalırsanız.
Şu an gerek iktidarın gerekse yan kuruluşlarının gündem değiştirmeye ihtiyaçları var.
Birisine malzeme lazım ki iç ve dış politikadaki zafiyetlerini unutturmak istiyor.
Diğeri ismi ile müsemma olamamanın, kurumsal misyonunu ifa edememenin sıkıntılarını yaşıyor.
Dolayısıyla her ikisi de ‘başörtüsü’ ile bir şeyleri örtmek, kapatmak, unutturmak ve gündemi değiştirmek istiyorlar.
Yaparlar da…
Sonucu belli bir mücadeleye girip rakibinizin basit bir galibiyetini taçlandırmanın ve bunun abartılmasına sebep olmanın anlamı yoktur.
Ha, bir de…
Bir devletin, vatandaşlarına götürmek zorunda olduğu olmazsa olmaz hizmetler vardır.
Sağlık, eğitim, güvenlik, özgürlük vesaire…
Bütün bunların ya da birkaç tanesinin bir parti iktidarına endekslenmesi, bu iktidara ‘benim sayemde karnınız doyuyor, benim sayemde başörtüsü ile kamusal alana girebiliyorsunuz’ nevinden hava atma imkanı sağlar ki bu çok ama çok yanlıştır.
AKP maalesef ki bunu kendince çok ama çok iyi uyguluyor.
Vatandaş bir şekilde iktidara göbekten bağlandı.
Binlerce insan yardımlar kesilmesin, babamız işsiz kalmasın, eşimiz kızımız başörtüsü ile kamusal alana girebilsin gibi çok insani beklentilerle bu iktidara oy veriyor.
İktidar, bütün yaşam alanlarını kendine bağlayarak siyasal varlığını sürdürüyor.
Dolayısıyla istismar kapılarının kapatılması, devlet-vatandaş ilişkilerinin normale dönmesi gerekiyor ki manipülasyonla seçim kazanma, yetki alma, iktidara gelme, iktidarını sürdürme ve istismara endeksli siyaset devri kapansın.
Kapansın da ülkemizde siyaset şirazesine otursun. Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1760 | E-posta
|