Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Hani 74 milyonun iktidarıydınız?!
Çarşamba, 10 Nisan 2013
Kamu çalışanlarının sendikal tercihlerini hangi gerekçelerle yaptıklarının örneklerinden biri de, sendikal rekabetin tavan yaptığı İLKSAN seçim sonuçlarıdır.

Toplam 222 il delegeliğinin Türk Eğitim-Sen 135, Eğitim Sen 47, Eğitim Bir-Sen 40 şeklinde paylaşımı, sözde en büyük sendikanın son sıraya yerleşmesi, anlayana önemli bir mesajdır.

Çalışanların, aleni yani amirinin, patronunun bilgisi dâhilinde ve gözü önünde yaptığı tercihler ile gizli oy açık tasnif usulü yaptığı tercihlerin bu denli farklı oluşu, eğer samimi iseler ve gerçekten Allah’tan korkuyorlarsa, ileri demokrasi havarisi kesilenlerin kendilerinden utanmalarını gerektiren bir durumdur.

Yetkiyi ne pahasına olursa olsun alacağız, bu uğurda her şey mubah anlayışı ile hareket edenlerin Allah’tan zerre miskal korkmalarını bekleyemeyiz.

İnsan iradesine müdahale etmenin onlar için çocuk oyuncağı olduğunu biliriz.

Ama vatandaşlarına eşit muamele etmesi, kişi, kurum, kuruluş ayrımı yapmaması, insanların can, mal, seçme, tercih ve irade beyanı güvenliğini sağlaması gereken iktidara, hatırlatırız o son balkon konuşmasını ve sorarız;

Hani siz 74 milyonun iktidarıydınız beyler?

AKP’ye oy vermiş olsun olmasın, 12 Haziran seçimlerinin galibi Türkiye idi hani?

Bugün bir kez daha Türkiye kazanmıştı, demokrasi kazanmıştı, milli irade kazanmıştı, topyekun millet kazanmıştı hani?

Demokrasi yetkinliğe erişmişti hani?

Milli irade üzerindeki vesayet, üstünlerin sultası tartışmasız şekilde kaybetmişti de her bir ferdin yaşam tarzı sizin üzerinizde mübarek bir emanetti hani?

Size oy vermeyenlerin değerlerini namusunuz, şerefiniz üzerine koruyacağınıza kimsenin şüphesi olmasın idi hani?

Bu cümleyi en son, geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğimiz AKP İl Başkanından bir milyon ilave ile duyduk.

Biz 75 milyonun iktidarıyız demiş ve eklemişti; Hiç kimse ve kurum bizim adımıza hareket edemez, yetkimizi paylaşamaz.

Paylaşıyorlar efendi…

Bal gibi paylaşıyorlar.

Sen şimdi bana inanmazsın ama eğer gerçekten samimiysen, yap küçük bir araştırma, biz 100 kişiye sorduk, sen 10 kişiye sor, ama açık kimliğinle değil, vatandaş sıfatınla…

Gör faciayı, gör eserinizi…

Artık gurur mu duyarsın yoksa hesap mı sorarsın o sana kalmış…

Ben sormam ama her gün sorduruyorum;

Neden sendikanızdan istifa edip o sözde sendikaya üye oldunuz?

(Bu sözde kısmı yanlış anlaşılmasın, misyon ve vizyon alakasızlığı sebebiyledir.

Eğer sendikal mücadelenin gereğini yapmıyorsanız, sadece lafta sendikasınız demektir.)

Bunu bazı kamu çalışanlarının, bazı sendikalara üye oluş gerekçesinden anlamanız mümkün.

İşte üye oluş sebepleri;

Bize üye olursanız rahat edersiniz, ona göre nöbet tutarsınız, ders dağılımlarınız bile ona göre yapılır, izin/rapor konusunda sıkıntı yaşamazsınız, siciliniz temiz kalır, tayin/terfi/nakil işlemlerinizi tereyağından kıl çekercesine halledersiniz, kamusal alanda torpile ihtiyaç duyduğunuzda yanınızda oluruz dediler.

Yani sizin de anlayacağınız gibi sevgili Başkan, bir kısmı pastadan payını almak, önemli bir kısmı da o bazı sendikaların hışmından korunmak için üye olmuşlar.

Yani, misyonları, kamu çalışanlarını, öncelikle işveren ve sair kuruluşların hışmından korumak, kamu çalışanlarının güvenli bir ortamda iş görmesini sağlamak olan bazı sendikalar, sizin isminiz ve sizin yetkiniz ile ne acıdır ki değnekçiler gibi davranmışlar.

Ve hala davranıyorlar…

Nedir değnekçi?

İstanbul’dasınızdır. Zar zor bir park yeri bulur, yanaşırsınız, bir bakarsınız ki tepenizde meymenetsiz bir tip; 5 lira alayım!

Çevreye bakarsınız otopark değil, bildiğin cadde…

Kimsenin ev ve işyeri önü de değil…

Park olduğuna dair bir levha bir işaret ararsınız, yok.

Tepenizdeki meymenetsize bakarsınız, tipi ve giysisi otopark görevlisine falan benzemez.

Elinde bu para toplama işini resmiyete dökecek bir fiş/fatura koçanı da yoktur.

Haliyle sorarsınız; Niye?

E arabanı koruyacağız ya, der.

Niye, güpegündüz ne olacak ki hem kimden koruyacaksın?

Anlatır; Burası İstanbul, arabanın başına neyin geleceği hiç belli olmaz. Çizerler, kırarlar, çalarlar, soyarlar, lastiğini indirirler…

Sorarsınız; Peki kim yapacak bütün bunları? Yani sen benim arabamı kimden koruyacaksın?

Direk ‘ben’ veya ‘benden’ diyemez ama siz onun tavırlarından anlarsınız ki bu ülkede arabanızın emniyetini sağlamak için, bizzat o saldırıyı gerçekleştirecek olana rüşvet vermek zorundasınızdır.

Tıpkı rahat bir ortamda çalışmak için bazı sendikalara üye olmak zorunda kaldığınız gibi…

Şimdi Sevgili Başkan;

İstanbul’da ki değnekçilerin de kamusal alandaki değnekçilerin de vebali günahı boynunuzadır.

Çünkü iktidar sizsiniz…

Yetkili sizsiniz…

Sorumlusu sizsiniz…


Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1857 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.