|
İflas eden müflis tüccar eski defterleri karıştırmaya başladı malumunuz.
E o zaman biz de o gün kendilerine kapak yaptığımız cevabı paylaşalım;
8 Haziran 2012 tarihli yazımız;
İtiraf edeyim ki başardınız, kınanız sipariş edildi, bugün yarın elinize geçer, dilediğiniz yerinize yakabilirsiniz.
Gerçekten sarsıldık;
17 yıl sonra başımı eğdirdiniz.
Kızım, babasını ilk kez ağlarken gördü.
Ta 28 Şubat -hani sizin kuyruğunuzu kısıp bir yerlere sindiğiniz o dönem- de yaptığımız başörtüsü zulmünü telin mitinginden sonra ilk kez kürsüde gözyaşlarım boşandı.
Genel başkanımızdan okkalı bir fırça yedik.
Üyelerimizden müthiş tepki aldık.
Size tuhaf gelebilir -gelmese şaşarım zaten- ama attığınız çamurun bu camiadaki karşılığı şuyuu vukuundan beterdir ki söylentisi bile canımızı yakmıştır.
Bu bir mezhep meselesidir beyler, anlayamazsınız…
Hangarımız geniş, hazım kapasitemiz sonsuz değildir bazılarınız gibi, toplu iğne ucu kadar bir kusur bile alışmamış bedene züldür, bilemezsiniz…
Zifte katran karışmış kimse fark etmez ama aka bir damla kara karışsa sırıtır, rahatsızlık vericidir.
Genel başkan, fırçalar, doğaldır, mezhebi geniş değildir ve hak üzerine inşa edilen bir sendikanın tepesindedir…
Üye tepki koyar çünkü hiçbirisi bu sendikaya ‘beni ancak bunlar idareci yapar, gemimi ancak böyle yürütürüm’ anlayışı ile üye olmamıştır.
Hiç kimse bu sendikaya yağmadan pay alalım diye üye olmamıştır, çünkü yağma burada değil iktidar tarafındadır.
Sonra biz, kalkıp ‘yahu onlar yüzlerce haksızlık yaptı, biz bir tane yaptıysak ne olmuş, diyemeyiz’ biz böyle bir kıyasa bile girmeyiz, giremeyiz…
Biz kendimizi sizinle kıyaslamayız…
Lakin size tavsiyem, boğazına kadar pisliğe battığı halde utanmadan ötebilen tek mahlûka yani horoza özenmeyin.
Aynaya bakmadan konuşmayın, çünkü belki siz farkında değilsiniz ama kıçı kırık bir idarecilik uğruna kimlere nasıl haksız puanlar kazandırdığınızı herkes biliyor ve kargalar bile bu tavrınıza malum organlarıyla gülüyor.
Kendinizi daha fazla aşağılatmayın.
Şimdi ben kalkıp kendimi ‘sırma saçlı sarışın kel zenci’ diye tarif etsem kim ne kadar yutarsa, sizin bu hak ve hukuka dair söylemlerinizi de o kadar inanıyorlar.
Hani diyorsunuz ya ‘iyi ki masadayız, biz masada olmasaydık bu Türk Eğitim-Sen üyesi kim bilir kimin hakkını yiyerek müdür olacaktı, bakın bir hakkın yenmesini engelledik’ falan…
Yahu siz önce o masaya hak ederek oturdunuz mu önce, ona bir bakın bu kadar hak hukuk düşkünü iseniz…
Yandaşlarınızın puanları artsın diye ne taklalar attığınızı, kimlere yalvardığınızı, bol keseden elde ettiğiniz ödül puanlarıyla nerelere atandığınızı, örneğin Hendek’te, Hüseyin Çelik’in akrabası bir işadamına faks çekip ödül dilenecek kadar ayağa düştüğünüzü unutmadık, unutturmayız…
Bu sendikanın nasıl üye yaptığı ve kimlerin hangi beklentilerle üye olduğu hepimizin malumudur.
Bilmeyenler de rastladıkları ilk malum sen üyesine sorsunlar, eğer mantıklı, ahlaklı ve onurlu bir sendikal sebep söyleyebilen birine rastlarsanız, haber verin heykelini dikeceğim.
Mutlaka yetkiyi alacağız, bu uğurda her şey mubah anlayışı ile hareket edip, ölçüsüzlüğünü, omurgasızlığını, kuralsızlığını, hiçbir değere itibar etmediğini daha yolun başında itiraf edenlerin hala haktan hukuktan bahsediyor olmaları gerçekten ilginç ötesi…
Geçen yıl bu arkadaşlar, bu yetkiyi yani eğitim çalışanlarını temsil etme yetkisini kâğıt üzerinde 4 üye fazlasıyla aldılar.
Ama bizim tespit edebildiğimiz 38 sahte üye formu ile…
Mutabakata gidildiğinde, baktılar ki gerideler, eksiklerimiz var, bize izin verin diyerek, insani zaafımızı istismar edip, cumartesi-pazar günü oturdukları yerden üye yaparak, mal müdürlerinden aidat yatırdılar.
O da yetmedi, 7 tane de Pazartesi günü yani 16 Mayıs üyesi yaparak ve bunları saydırarak bileklerinin hakkı(!) ile Türk Eğitim-Sen’e 4 fark atıp yetkili sendika oldular.
Okul müdürleri arandı;
- Bana bak, seni oraya biz müdür yaptık, çabuk bir iki tane isim söyle, ilsisten bakıp üye yapacağız…
- Tamam da isimle nasıl olacak, sormam lazım, ya itiraz ederse?
- Sen müdür değil misin, ikna et… diyalogları yaşandı...
O formları elimize geçirdik, inceledik… alakası yok…
Adamların zerre kadar insan iradesine saygıları yok ki.
Peki, imza sahte veya değil o üyelikler sayılır mı? Sayılmaz.
Evet, mal müdürlükleri açıktı dolayısıyla kişi adına aidat yatırabilirlerdi ama bunun için o üye formunun okulda işlem görmesi gerekiyordu.
O formlar okul yüzü görmedi.
Görselerdi de okul müdürleri cumartesi-pazar günü resmi evrak alıp veremeyeceklerine göre hükmü yoktu.
Şimdi oturdukları yere evrakta sahtekârlıklarla, haksızlıkla, saygısızlıkla ve insan iradesini çiğneyerek oturanlar, hile ve hurda ile yetki alanlar, bugün hiç utanmadan kalkmışlar da bize hak, hukuk diyorlar ya, ona yanarım.
Devam edeceğiz, dediğim gibi ben bu aptesle çok namaz kıldıracağım sizlere…
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1756 | E-posta
|
