Cuma, 26 Nisan 2013 |
Değerli dostlar geçen hafta ülkemizde Kutlu Doğum Haftası yaşandı bu hafta ile ilgili geçen yıl yazmış olduğum 2 yazıdan sonra bu gün 3. Yazımla bizleri buluşturan Rabbimiz hamd, Peygamberimiz sav ‘e sonsuz salat ve siz gönül dostlarına selam ve hürmetlerimden sonra bu gün kü yazım geçen yazılardan farklı olarak Peygamberimizin bir iki sünnetini günümüz hastalıklarına çare olması ümidiyle siz okuyucularım ile paylaşmak istiyorum.
Değerli dostlar 1989 yılında Diyanet İşleri Başkanlığının aldığı bir kararla Peygamber (sav)’ in doğumunun bu günkü miladi takvime göre Nisan Ayının 20 sine denk geldiğinden önceleri 20 -27 nisan tarihlerinde kutlama haftası düzenlenmesi bu aradaki 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk bayramı ile çatışması farklı görüşlerin doğmasına sebep olduğundan14-20 nisan arasına alınmıştır. Hicri Rabiül evvel ayının 12'sindeki kutlamalar devam etmesi şartıyla bu haftanın doğum güne Nisan'a denk gelmesi nedeniyle; dinimizde olmayan bir çok lüzumsuz anma ve etkinlik haftaları içinde böyle bir haftanın da Peygamberimize ayrılması onun yaşantı ve sünnetlerinin canlandırılması ve bunun en başta ülkemizde kutlanarak tüm İslam âleminde model kabul edilmesi ülkemiz açısından gurur vericidir.
Bugün tüm Dünyanın O Resulün doğumu ile nelerin değiştiğini çok iyi bilmesi gerekir.
Hz. Ömer (R.A) “ben Müslüman olduktan sonra bir şeye çok ağlıyorum bir şeye de çok gülüyorum” diyor, “Ağladığım şey Müslüman kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi güldüğüm 2. Şey ise seferlere çıkarken yanımıza helvadan yaptığımız putları acıktığımızda yememiz.”Hz. Ömer’in bu sözünün farklı boyutunu belki daha ağırını bu günün Müslümanlarına günümüzün süper güçleri tarafından reva görülmektedir. Tüm dünyada Müslüman bacılarımız 1 metre karelik bez parçasından dolayı horlanmıyor mu?
Dün ha kız çocuklarını diri diri gömmüşsün bu gün ha baş örtüsünden dolayı okula almayarak eğitimini engelleyerek her gün öldürmüşsün . Oysa Peygamberimiz (talibul ilmi farizatün ala külli müslimin diyor) o ne demek “ilim öğrenmek tüm Müslümanlara erkek kadın ayır etmeden farzdır” diyor.
Bir diğer konu seferlere çıkarken tapınmak için yapılan helvaların acıkınca yenmesi: günümüzde bunun misali var mı çok Şöyle ki; bir kanun yapıyorsun halkı yönetmek için sonra 10 yıl gitmiyor değiştiriyorsun 10 yıl önce yasak olan bir şey bu gün serbest yada tersi olabiliyor.
Oysa Peygamberimiz (sav) size 2 şey bırakıyorum bunlara sımsıkı sarılırsanız sapıtmazsınız onlar Kur an ve benim sünnetim. Bugün Kuran'da geçmiyor diye sünnetler çok hafife alınıyor.Allah (cc) “o Peygamber boşuna konuşmaz Ancak konuştukları vahiydir” buyurmaktadır.
Dünyamız bu gün tekrar bozuldu çünkü idare nefislerini putlaştıran kendilerinden başkasını insan dahi görmeyen bir gücün eline geçmiş durumda. Öyle olunca da Dünyada ki sıkıntıların olması çok doğaldır.Rabbim tez elden başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlığı bu zulümden kurtarsın. Bu duruma nerden ve nasıl geldik. Tabiî ki birden olmadı hepsi azar azar oldu.
Gerek ferdi ve gerekse toplumsal olarak bize verilen emanetlere sahip çıkamadık. Allah cc herkese ancak çalıştığının karşılığı verilir. Buyurmaktadır. Peygamberimiz (sav) de iki günü eşit geçiren ziyandadır buyurmuşlardır. Bizler sadece bir hadisi bir sünneti adam gibi yaşasak belki de bizlerin ve tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olacağız.Elin adamının söylediği sözlere kulak kabarttık sonra Kur-an –a sünnete baktığımızda bunu 1400 küsür sene öncesinden Peygamberimiz tarafından söylendiğini gördük.misal; bir çin atasözü “adama balık Verme balık tutmayı öğret” ne kadar güzel bir söz değil mi .Peygamberimizin böyle yaptığı bir şey var mı evet var Fakir biri peygamberimizden bir miktar yiyecek istediğinde ona hemen yiyecek vermemiş çalışma durumu olan bu kişiye bir miktar para vererek çarşıdan bununla bir ip almasını odun taşıyarak kazancını kendinin yapmasını tavsiye ederken onun onurunu da ayaklar altına almadan helalinden kazanç kapısını aralamasını istemiştir.
Bana katılır mısınız bilmem bu gün insanların çoğu az yemekten değil çok yemekten öbür tarafa gitmekte Dünyada olanlar ise sırf bu gırtlaklarına hâkim olamamaktan çeşitli hastalıklara duçar olmaktadır. Peygamberimiz sav zamanın da diğer kavimlerden bir doktor bir müddet sahabenin arasında akılır ama 5- 6 ay içinde kimsenin hastalanmadığını ve müşterisinin olmadığını görünce Peygamberimiz (sav) ‘e gelerek bunun sebebini sorar Peygamberim (sav) ise bize kıyamete kadar sağlıklı kalacağımızın şifresini vermiştir ve “Biz hasta olmayız; Çünkü biz acıkmadan yemeyiz doymadan kalkarız bir de hacamat oluruz” demiştir. Bu gün başta ben kendime sizde kendiniz bu soruyu sorun hakikaten biz acıkmadan yemiyor muyuz? Ya da doymadan kalkıyor muyuz? ya da yaşımız 20-40-60 olmuş hacamattan haberimiz var mı? Doktor doktor gezen bir kardeşime telefonda sen hiç hacamat oldun mu? Peygamberimizin sünnetidir”deyince. ne dese iyi ne Hacivat’ı yav. ben “Hacivat değil hacamat hacamat dedim” o yok böyle bir şey duymadım. Dedi. Siz okuyucularımdan bazılarının da ilk duyması doğaldır diyorum ve normal karşılıyorum çünkü biz hacamata kadar çok sünneti terk ettik Sıkıntıları da çekmeyi hak ettik. Günler sonra bu kardeşimiz hacamat oldum çok rahatladım Allah Razı olsun dedi.
Belki bu yazımdan sonra bazı hastalıklardan bu vesile ile kurtulanlar olur bizlere de dua ederler.
Kutlu doğum anısına hazırlıksız bir şekilde kaleme aldığım bu yazımı okuyan kardeşim “bu yazıyı iyi ki tıklayıp bir şey daha öğrendim” derken hem kendisine hem de yakın uzak dostları ile paylaşarak başkalarına da yardımcı olacağını umuyorum. Çünkü okunan ve öğrenilen bilgilerin hafızada kalması 2 şeye bağlı diyor âlimlerimiz. Bunlardan biri okuduğunu başkaları ile paylaşmak diğeri ise onu yaşamaktır. Acizane ben bir üçüncüyü söylemek istiyorum oda not almak. Çünkü not alınmayan tekrar edilmeyen bilgiler unutulmaya mahkûmdur.
Bir daha ki yazım hepimizin sağlığımızı yakından ilgilendiren “peygamberimiz sav ‘in hayatında sağlıklı yaşam”. Çünkü sağlıklı iseniz her şey yaparsınız sağlıksız iseniz hiçbir şey yapamazsınız. Bir dahaki yazıma kadar sağlıklı ve esen kalın sayın okurlarım.
Sadi KARAKAYA Sadi Karakaya hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2330 | E-posta
|
|
|