|
Bir çağrı almadığımıza göre davetli değiliz.
Buna rağmen gitsek ‘kaos yaratmak, kandan beslenmek’ vesaire gibi iğrenç iftiralarla muhatap olacağız.
Terörist muamelesi göreceğimiz de cabası…
Çünkü dokunulmazlıkları var.
Baksanıza yerel ve genel etkili ve yetkili makamlar, insanları ve grupları tehdit ediyor, zinhar yaklaşmak bile suç…
Peki, o zaman neyimin akilleri bunlar…
Kimlerle görüşecekler? Kime ne anlatacaklar?
Ha, desenize körlerle sağırlar birbirlerini ağırlayacaklar.
O zaman bütün bu tantana niye?
Meslektaşlarımız ve gönüldaşlarımız kendi illerinde bu sözde akillere gereken dersi verdiler.
Zaten emir kuluydular, iyice küçüldüler.
Baksanıza birbirlerinden haberleri yok.
Aralarında bir mutabakat bir ağız birliği yok.
Genelinde de bölük pörçükler ki yöreye göre ahkâm kesmeye çalışıyorlar.
AKP/PKK arasında hangi anlaşmalar oldu? Bilmiyorlar…
Hangi pazarlıklar yapıldı? Bilmiyorlar…
Ama tehditten de geri kalmıyorlar; Karayılan ağzı ile ‘çözüm olmazsa şehirlerde bombalar patlar, kıyamet kopar’ diye aba altından sopa da gösteriyorlar.
Doğu’da PKK ağzı sile konuşurken ve PKK talepleri doğrultusunda mesajlar verirken, Batı’da ne ‘analar ağlamasın, gözyaşları akmasın’ babından geveliyorlar.
Peki, nasıl akmayacak? Bilmiyorlar…
Peki, ne yapacaksınız da ağlamayacaklar? Bilmiyorlar…
Cumhuriyet tarihinin içeride ve dışarıda en çok ana ağlatan hükümet, ülkemizi ve bölgemizi kan gölüne çevirenlerin taşeronluğunu yapan hükümet, nasıl olacak da barış ortamı getirecek de yüzler gülecek? Bilmiyorlar…
Onun için bunlara mayın eşeği diyenler sonuna kadar haklı…
***
Bizde de böyle olacak…
Kalkıp Sakarya gibi bir ilde PKK’ya verilen tavizleri, sözde Kürt halkına bahşedilenleri anlatacak değiller elbet.
Süreçle ilgili hiç bilgimiz yok, diyecekler.
Ve hepsi AKP/PKK tarafından öğretilen ‘Barış gelecek, çözüm olacak’ diye sadece bu iki kelime üzerinden papağan gibi cümleler kuracaklar.
Farkında mısınız?
Bu süreçte terör örgütü PKK, İmralı’daki bebek katili ve Kandil’deki it AKP’lerden ve akil adamlardan çok daha omurgalılar.
Açık açık söylüyorlar;
Taleplerimiz gerçekleşmezse 50 bin kişiyle halk savaşı olacak, diyorlar.
Apo iti özgür bırakılacak diyorlar. Kürdistan tanınacak diyorlar.
Bütün bunlar olmazsa silah bırakmayacaklarını açıkça söylüyorlar.
Hatta dikkat ederseniz, pazarlığın özünü, sürecin özetini gizlemiyorlar.
Herkes rahatlıkla anlayabiliyor ki işin özü; PKK önderine kavuşacak, Kürdistan’ını kuracak, karşılığında da Tayyip Erdoğan ‘Başkanlık’ koltuğuna otururken ABD’de de bu silahlı çeteyi küresel projelerinde İran ve Suriye’de kullanacak.
Yalan mı?
Bebek katili Öcalan ‘biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz’ demedi mi?
Sevgili okurlar;
Bu sürecin galibi PKK’dır, ABD’dir, küresel ve uluslar arası şebekedir.
Bu süreçte ya bu saydıklarımın yanında ve safındasınızdır veya karşılarında…
Hala saf belirleyemediyseniz, tarihinize bir göz atın.
Çok uzaklara değil, Çanakkale’ye gidin örneğin…
O ümmetin sınavı ağırdı. Süreç gereği 15 yaşındaki çocukların sınavı gözlerini kırpmadan mermi ve şarapnel parçalarına göğüslerini siper etmekti.
Ettiler…
Ne onlar ölümden korktular, ne de anaları ağlamaktan imtina ettiler.
Size ölün diyen yok beyler…
Sizi cepheye süren de yok.
Sadece fikrinizi beyan edin.
Sadece Allah’a şükür ki önümüze konulabilen şu sandığın hakkını verin.
Bu kadar zor mu?
Hadi malum sendikayı anlıyorum; Karşılığında müdür, müdür yardımcılığı, şube müdürlüğü makamlara konacaklar, mevcut iktidarın nimetlerinden ziftlenecekler, falan…
Hadi onların çoğu Allah’tan korkmuyorlar, amentüyü ezbere biliyor ama gereğini yapmıyorlar.
Peki, sizin derdiniz ne?
Kömür mü? Makarna mı?
Ya Çanakkale bugün olaydı da sorulaydı; Kurşun mu? Şarapnel mi?
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1777 | E-posta
|
