Kestanelik halkının haklı isyanı |
Perşembe, 23 Mayıs 2013 |
Sakarya’nın son aylarda en çok konuşulan konulardan biri de Kestanelik’te uygulanması planlanan Kentsel Dönüşüm Projesi.
Sapanca Belediyesi’nin TOKİ iş birliği ile hayata geçirmeyi planladığı projeyle ilgili bugüne kadar çok şey söylendi, çok şey yazıldı.
Bizim gazetede de Kestanelik halkının haklı isyanı birçok kez dile getirildi.
Muhabir arkadaşlarımız defalarca Kestanelik halkını dinleyerek taleplerini haberleştirdiler.
İtiraf edeyim, önünden birçok kez geçtiğim Kestanelik Mahallesi’ne düne kadar hiç gitmemiştim.
Dün sabah Kırkpınar eski Belediye Başkanı Niyazi Bağdat arayıp 14.00’da Kestanelik’de yapacağı toplantıya bir muhabir göndermemizi istedi.
Toplantıya Naci Abi( Koşunda) ile birlikte gittik.
Önce arabayla mahalleyi dolaştık.
Ben kafamda tenekeden barakalar, yıkık dökük evler bekliyordum.
Yanılmışım.
Bizim Adapazarı’nda birçok eski mahallenin benzeri bir mahalle Kestanelik…
Farklı yanı; insanlar evlerinin önünde biraz rahat yayılmışlar.
Evlerin çok büyük bölümü boyalı, bakımlı…
Görüntüde Kentsel Dönüşüm için aciliyet gerektirecek hiçbir durum yok.
Niyazi Bağdat’ın halkla buluştuğu kahvehaneye gidiyoruz.
Kestanelik halkı da yavaş yavaş toplanıyor.
Bağdat Kestanelik halkına Kentsel Dönüşüm’ün hukuksuzluğunu ve izlemeleri gereken süreci anlatıyor.
Ama Kestanelik halkının kimseleri dinleyecek halleri kalmamış.
Tam anlamıyla patlama noktasına gelmişler.
3 seçimdir destek verdikleri Belediye Başkanı İbrahim Uslu’ya müthiş tepkililer.
Tepkilerini de öylesine kelimelerle dile getiriyorlar ki; bir insanı isyan ettirmek için ne yapılması gerekiyorsa onun yapılmış olduğunu anlıyoruz.
Üzerlerinde büyük bir baskı oluşturulmuş.
En son uyuşturucu operasyonu adı altında yapılan şafak baskınının da bunun bir parçası olduğunu söylüyorlar.
Kentsel dönüşüme onay vermedikleri için Başkan Uslu’nun başka mahallerden toplanan çöpleri kendi mahallelerine döktürdüğünü iddia ediyorlar.
Uslu’nun atalarıyla kendi atalarının aynı gemiyle Türkiye’ye geldiklerini anlatan Romanlar “ Aynı kaderi paylaştık. Şimdi bizi dışlıyor. Bizi TOKİ’nin kucağına attı, kenardan seyrediyor” diyerek tepkilerini dile getiriyorlar.
Sohbettekilerin en yaşlısı “ Ben akciğer hastasıyım. 4 katlı apartmanda bana hapis hayatı yaşatacaklar. Ben evimin balkonunda oturup ancak nefes alabiliyorum. Bana öl diyor bunlar. “ diye isyan ediyor.
4 odalı evine karşılık 3 odalı bir ev verildiğini ve kendisinden 14 bin lira istendiğini belirten bu Roman “ Ben 3 aylık yaşlı maaşımla nasıl öderim bu parayı?” şeklinde tepkisini dile getiriyor.
Kestanelik’te özellikle gençler tam bir barut fıçısı.
Kendilerini oldukça gergin gördüm.
Sapanca’da birçok işte 20 liraya gündelikçi olarak çalıştıklarını, Sapanca’daki diğer insanların kendi üzerlerinden zengin olduklarını anlatıyorlar.
Buna rağmen buradaki evlerinden, yurtlarından olmanın tepkisini dile getirirken kızgınlıkları bazen tavan yapıyor.
Büyükleri onları sakinleştirmekte zorlanıyorlar.
Kentsel Dönüşüm’de tespit edilen tapu bedellerinde bile ayrımcılık yapıldığına inanmışlar.
“4-5 hane var Roman olmayan. Onların yerlerini bizim yerlerimizin 2-3 katı değerle almışlar. Bizi Roman diye küçük görüyorlar. Ama biz göstereceğiz onlara” diye bileniyorlar.
Sapanca Belediye Başkanı İbrahim Uslu ile birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı’na da oldukça tepkililer.
Tek umutları Başbakan Erdoğan…
“ Biz sesimizi Sapanca Belediye Başkanı’na, Büyükşehir Belediye Başkanı’na duyuramadık. Sesimizi Başbakan Erdoğan duysun istiyoruz” diyorlar.
Yarın Kestanelik’i anlatmaya devam edeceğim. Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1644 | E-posta
|
|
|