|
Hükümetin borç ödeme taktiği aynen benim ki gibi…
Yeni bir ihtiyaç kredisi ile farklı bankalara olan önceki kredi borçlarını ve biriken kredi kartlarını ödüyorum.
Ama aramızdaki fark şu; Borç ödedim diye böbürlenmiyorum.
Hoş hükümet de böbürlenmiyor aslında; vatandaşı düpedüz kandırıyor.
Baksanıza, Türkiye bugün IMF’ye kalan 412 milyon dolarlık borcunu IMF’nin çeşitli hesaplarına aktararak sıfırlamış.
Bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada söyledi;
“Türkiye uzun bir aranın ardından IMF’e olan borcunu ödedi, sıfırladı ve bu borcu kapattı.”
Haliyle Türkiye’nin borcunu IMF’ye olanlarla sınırlı zannedenler, Türkiye’nin son 10 yılında iş başında olan AKP iktidarı döneminde iç ve dış borcundaki inanılmaz yükselişi görmezden gelen yandaş basının da katkılarıyla yedi bu palavrayı…
İşin aslı şu;
2002 yılında 129.6 milyar dolar olan Türkiye’nin toplam dış borcu, 2012 yılı sonunda 336.9 milyar dolara fırladı.
Bunun içinde kamunun dış borcu yüzde 59,8 oranında net 38.6 milyar dolar artarak 64.5 milyar dolardan 103.1 milyar dolara yükseldi.
Merkez Bankası’nın dış borcu 22 milyar dolardan 7.7 milyar dolara gerilerken, özel sektörün dış borcu ise 2002-2012 döneminde yüzde 425’le artışla bir rekor kırdı.
Bu dönemde net 183 milyar dolar büyüyen özel sektör dış borcu 43.1 milyar dolardan 226 milyar doları yükseldi.
Hasılı; Kamunun ise 2002 yılında 155.2 milyar TL olan iç borç stoku, yüzde 163 oranında net 253 milyar lira büyüyerek 2012 sonunda 408.3 milyar liraya yükseldi.
Aynı dönemde kamunun dış borcunun TL karşılığı da 102 milyar liradan 154.6 milyara yükseldi.
Böylece kamunun iç-dış toplam borcu 2002-2012 döneminde yüzde 119 oranında net 316 milyar lira büyüyerek 563 milyar liraya yükseldi.
Yani Cumhuriyetin ilk 80 yılında devletin 257 milyar lira olan toplam borcuna, son on yılda 316 milyar lira eklendi. Buna göre AKP, on yılda devleti önceki 80 yıldakinden daha fazla borçlandırdı.
2012 yılı sonu itibariyle kamunun toplam 563 milyar TL’lik iç ve dış borcu ile özel sektörün 226 milyar dolarlık dış borcu birlikte düşünülünce Türkiye’nin toplam borç yükü, 1 trilyon TL’ye yaklaşırken, bu da 564 milyar dolarlık bir büyüklüğe işaret ediyor.
Dünya’nın 17. büyük ekonomisi olarak lanse edilen ve dışarıdan akan sıcak para ile hormonlu bir büyümenin kurbanı olan bir ekonomimiz var.
Ve IMF’ye olan 412 Milyon dolarlık borcun kapatılmasıyla sanki Türkiye’nin tüm borcu silinmiş havası veriliyor.
Türkiye’nin IMF yerine birçok farklı kurum kuruluşa olan borcu gizleniyor.
Mükemmel gittiği söylenen ekonominin içerisinde Türk memurunun hali ise tam anlamıyla içler acısı.
Ha, biz yanılıyorsak düzeltsinler.
Ve cevap versinler;
Madem Türkiye ekonomisi sizlerle büyük bir ivme kazandı ve atılım yaparak 17. büyük ekonomi haline geldi, neden Türk memurunun bütçeden aldığı pay gerilemiştir?
İşsizlik hala neden % 10’ların üzerindedir?
Neden kayıtlı çalışanların % 50’si Asgari ücretli konumdadır?
10 bin doların üzerine çıktığını iddia ettiğiniz milli gelir acaba nerede ve kimin cebindedir? 17. büyük ekonomi olan Türkiye OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı en kötü olan 2. ülke olurken, zengin daha zengin fakir ise daha da fakirleşmiştir.
Madem Türkiye 17 büyük ekonomi olarak yoluna devam ediyor, neden esnaf kepenk kapatma da rekor kırmıştır?
Sözleşmeli çalışan personelin kadroya geçirilmesi için tüm yetkililer anlaşırken, Maliye Bakanlığı’nın bütçe dengelerini bahane ederek sözleşmeli personelin kadroya geçmesini engelleme çabasını nasıl açıklayacaksınız?
Şu gerçek çok iyi bilinmelidir ki, IMF artık Türkiye’nin dışarıdan alacağı borcu karşılayacak bir kurum olma vasfını yitirmiştir. Çünkü bugün Türkiye birkaç milyar dolar borçla ekonomisini çevirecek bir ülke konumundan çıkmış ve ekonomisini ayakta tutabilmek için çok daha büyük rakamlara ihtiyaç duyan bir ülke konumuna getirilmiştir.
IMF bu noktada Türkiye’nin taleplerini karşılama noktasında yetersiz kalmış bir konumdadır. Türk milletini IMF’ye borcumuzu bitirdik diyerek kandırmaya ve yanıltmaya çalışanlar aslında ekonominin içler acısı halini çok iyi bilmektedirler.
Sıcak para ile beslenen Türk ekonomisi her an yaşanabilecek kaoslar neticesinde yeni bir krize açık durumdadır. Yakın gelecekte yeni bir ekonomik krizin patlaması da an meselesidir.
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 2803 | E-posta
|
