Çarşamba, 19 Haziran 2013 |
Türkiye haftalardır ayakta.
Polis şiddetinden 4 kişi hayatını, 10’u aşkın kişi gözünü kaybetti.
Biber gazından sonra polisin TOMA’larla sıktığı su insanların vücutlarını yakıyor.
Bir anlamda kimyasal silah kullanıyor.
Akşamdan bu yana bakıyorum, sessiz bir şekilde ayakta durarak eylem yapan insanlar, polis tarafından sorgusuz sualsiz gözaltına alınıyorlar.
Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayınladığı raporlarla polisin uyguladığı şiddet kınandı.
Uluslararası Af Örgütü de benzer açıklamalarla yaşanan olaylardan duyulan üzüntüyü dile getirdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün de yaşanan polis şiddetini kınamasını beklerken “ Göstericiler parti kursunlar” diyerek adeta dalga geçti.
Oysa Üstün’ün selefi bir önceki Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül Gezi Parkı olaylarını değerlendirirken polisin şiddetini sert bir dille kınamıştı.
Üskül “Peki, polise, bu eylemcilere saldırı emrini kim verdi? Aşırı güç kullanan güvenlik görevlisi elbette yaptığından sorumludur. Ama ona emir verenlerin sorumluluğu söz konusu olmayacak mı?” diye sormuştu.
Zafer Üskül’ün Komisyon Başkanı olarak görev yaptığı dönemdeki çalışmalarını hatırlıyorum.
AKP Milletvekili olmasına rağmen birçok konuda insan haklarından yana net tavır koymuştu.
Üstün’ün Başkan olduğu TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Tekel işçilerinin direnişi sırasında polisin müdahaleleriyle ilgili hazırlanan raporda yaşanan insan hakları ihlallerinden Ankara Valisi ile Ankara Emniyet Müdürü sorumlu tutulmuş, haklarında soruşturma açılması istenmişti.
Benzer bir rapor da 2008 Nevruz olaylarıyla ilgili hazırlanmıştı.
Üskül’den sonra göreve gelen Üstün ilk ciddi sınavını Uludere’de verdi.
Üstün Uludere’de katledilenlerin hakkını aramak yerine olayı örtbas etmek için çaba sarfetti.
Şimdi polisin şiddetini görmezden geliyor.
Bununla ilgili polisin şiddetinin yaşandığı yerlere gidip birebir inceleme yapmıyor.
Defalarca yurt dışındaki vatandaşlarımızın uğradığı insan hakları ihlallerini araştırmak için gezilere giden TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün Gezi Parkı’na gidemiyor.
Bırakın Gezi Parkı’nı, Ankara Kızılay’daki polis şiddetini görmeye gitmiyor.
Terörist annesini dinliyor ama polisin kurşunuyla Ankara’da öldürülen Ethem’in ailesinin acısını dinlemiyor.
Ayhan Sefer Üstün bir Sakarya Milletvekili.
Dolayısıyla insan haklarına yapılan bunca müdahale yapılırken, bunca insan hakkı ihlali yaşanırken sessiz kalması bir Sakaryalı olarak benim gücüme gidiyor.
Çok önemli bir görevde bulunuyor.
Ancak o koltukların kimselere baki kalmayacağını bilmesini istiyorum. Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1204 | E-posta
|
|
|